Abstract

13. yüzyıl, İslam coğrafyasında mushafların yazımı ve tasarımında belirgin bir değişimin gözlemlendiği dönemdir. Moğol istilası ile haçlı seferlerinin sebep olduğu kültürel tahribat, değişen haritalar ve istila sonrasında Memlük ve İlhanlıların kültürel politikaları bu değişimin tarihsel arka planını oluşturmaktadır. 13. yüzyılda Moğol ve haçlı ordularına karşı direnen ve askeri bir güç olarak ortaya çıkan Memlükler, izledikleri kültürel politikalarla Orta Çağ sanatı içerisinde belirgin bir konuma sahip olmuştur. Memlük sultanları için bir mushafın tasarımı bir ibadet mekânının tasarlanması kadar değerli olmalıydı ki bu dönemde hazırlanmış sanatlı birçok Kur’ân günümüze ulaşmıştır. Bu çalışmada Diyanet İşleri Başkanlığı Merkez Kütüphanesi’nde korunan ve katalog bilgilerinde Memlük dönemine tarihlendirilen üç mushaf kitap sanatları açısından incelenmiştir. Bunlardan ilki olan DİB 6342 numarayla kayıtlı mushaf eksiksiz olarak günümüze ulaşmıştır. Ketebe kaydı bulunmamasına karşın eserin giriş sayfalarındaki vakıf kayıtlarından eserin 16. yüzyılda Osmanlı eliyle Rumeli’ye girdiği daha sonra Anadolu’ya getirildiği düşünülmektedir. Eksiksiz olan diğer bir eser ise DİB 749 numarayla kayıtlı bir Kur’ân-ı Kerîm cüzüdür. Kur’ân-ı Kerîm’in 18. cüzünü ihtiva eden bu eserin cildi orijinaldir. İncelenen son örnek ise DİB 6565 numarayla kayıtlıdır. Ketebe kaydı bulunan bu mushafın eksik sayfaları mevcuttur ve dağınık halde günümüze ulaşmıştır. İncelenen bu üç yazma Kur’ân Yâkût el-Müsta‘sımî ve onun takipçileri tarafından kurumsallaştırılan mushaf yazım geleneğine bağlı kalınarak muhakkak-reyhânî hatla yazılmıştır. Bunun yanı sıra müzehhep olan iki eserde 13. yüzyılın ortalarından itibaren Mısır, Suriye ve Anadolu coğrafyasında kitap tezyinatında sıklıkla tercih edilen çok kollu yıldız formlarının kullanıldığı tespit edilmiştir. DİB 6342 ile DİB 749 eserlerinin zahriye ve serlevha sayfalarında kullanılan renklerin çeşitliliği, geometrik formlara eşlik eden iri bitkisel formlu tasarımlar 14. yüzyılın ikinci yarısından sonra Memlük sarayı için çalışan usta sanatçı İbrahim el-Âmidî’nin öncülerinden olduğu düşünülen yeni süsleme anlayışını çağrıştırmaktadır.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call