Abstract

Klasik Türk şiirinin eleştiri terimlerinin oluşmasına katkı sağlamak amacıyla yapılan bu çalışmada, şair tezkirelerinde ve divanlarda şiirle ilgili yapılan değerlendirmelerde sıklıkla kullanılan “sûz-nâk” terkibinin kullanım şekilleri irdelenmiş ve terkibin karşıladığı anlam alanları tespit edilmeye çalışılmıştır. Farsça birleşik sıfat olan ve sözlüklerde “yakıcı, yakan, dokunaklı, etkili” karşılıklarıyla yer alan sûz-nâk, şiirin bir sıfatı olduğunda genellikle sözlük anlamlarına uygun olarak kullanıldığı görülmüştür. Bununla birlikte tezkire yazarlarının ve şairlerin bazı değerlendirmelerinde bu kavram ile ne anlatmak istedikleri, hangi şiirleri sûz-nâk olarak niteledikleri görülebilmektedir. Bu değerlendirmelerde “Gönüldeki aşkı, aşk ateşini, gönülleri aşkla yanmış âşıkların dertlerini, sıkıntılarını, gönüllerindeki sızıyı anlatan; âşıkane üslupla söylenen; sevgiliyi ve onun ateş gibi yakıcı özellikteki güzellik unsurlarını anlatan; arzuyla söylenen; ayrılık ve hasreti anlatan; manevî bir feyizle söylenen; dinleyen ve okuyanların ciğerlerini ve gönüllerini yakan, onları hâlden hâle sokan” şiirlerin sûz-nâk şiirler olacağı belirtilmiştir. Bu kullanım alanlarına ve değerlendirmelere bakılarak sûz-nâk terkibinin sözlüklerdeki anlamlarına “şahsî duyguları içli bir şekilde anlatan; gönle tesir eden; duyguları harekete geçiren; duygusal, içli; içe işleyen, tesir eden, dokunaklı; coşkun, heyecanlı; zevk veren; hüzünlü; âşıkane” vb. anlamları da eklemek mümkündür.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call