Abstract
Fikir ve düşünce özgürlüğünün en çok görüldüğü, bundan dolayı da mezhep içi ihtilafların en çok yaşandığı ekollerin başında Muʽtezile gelmektedir. Usûl-i hamse/beş ilke Muʽtezile’nin üzerinde uzlaştığı ana çerçeveyi teşkil etmekle birlikte, adalet ve el-menzile beyne’l-menzileteyn ilkeleri ile tabiat ve imamet meselelerinde mezhep içinde muhalif fikirler ortaya çıkmıştır. Nitekim ihtilaf edilen konularda Muʽtezilî âlimler birbirlerine çok sayıda reddiye yazmışlardır. Muʽtezile içinde muhalif düşünceye sahip olanlardan biri de hicri 2./8. yüzyılın sonları ile 3./9. yüzyılın ortaları arasında yaşamış olan Muhammed b. Şebîb el-Basrî’dir (öl. 3./9. yüzyılın ortaları). Muʽtezile’nin önde gelen âlimlerinden İbrâhim b. Seyyâr en-Nazzâm’ın (öl. 231/845) öğrencilerinden olan İbn Şebîb, önceleri Muʽtezilî iken el-menzile beyne’l-menzileteyn ilkesine muhalefet ederek bu konuda Mürciî yaklaşımı kabul etmiştir. Ancak o, ircâ fikrini kabul ettikten sonra da tevhîd ve adalet ilkelerinde Muʽtezile’ye bağlılığını sürdürmüştür. Basra’da kendisine ait bir kelâm meclisi ve halk nezdinde saygınlığı bulunan İbn Şebîb, döneminin dinî ve felsefî ekollerine vukufiyeti ile ön plana çıkan önemli bir âlimdir. Makâlât geleneğinde genellikle onun Mürciî fikirleri benimsemesi ön plana çıkarılmış, bunun dışında kendisine pek atıf yapılmamıştır. Ancak kelâm kaynakları titiz bir şekilde incelendiğinde onun eserleri ve görüşleriyle birçok kelâmcıyı etkilediği ve onlara birçok konuda kaynaklık ettiği anlaşılmaktadır. Bunun en önemli nedeni, onun çeşitli felsefî ve dinî akımlara karşı İslam inancını savunan ilk âlimlerden olmasıdır. Bu durum ona dinî ve felsefî akımlar konusunda geniş bir birikim sağlamıştır. Kendisinden yapılan nakiller dikkate alındığında bu birikimlerini makâlât türü bir eserde kayıt altına aldığı anlaşılmaktadır. İbn Şebîb’in dikkat çeken bir özelliği de onun Kitâbü’t-Tevhîd türü eser telif eden ilk âlimlerden olmasıdır. Mâturîdî’nin Kitâbü’t-Tevhîd adlı eserinde yaptığı alıntılar ve nakillerde, onun bu eserinin hem içerik hem de metodolojik etkilerini görmek mümkündür. Onu asıl farklı kılan yönü ise, Muʽtezilî ve Mürciî fikirleri aynı anda benimsemesi, büyük günah sahipleri ve vaîd konularında kendine özgü bir söylem geliştirebilmesidir. Muʽtezile gibi güçlü bir düşünce geleneği içinde yetişmesine rağmen mezhebine ve hocası Nazzâm’a muhalefet edebilmesi ve ayrıca ircâ doktrinini kabul etmesine rağmen farklı bir iman tanımı geliştirebilmesi onu özgün ve entelektüel bir şahsiyet olarak ön plana çıkarmaktadır. İman tanımındaki farklılığı ise tekfir konusunda daha mutedil bir yaklaşımı temsil etmesi bakımından önemlidir. Zira o, imanın tanımı ve tekfirin şartları ile ilgili Kur’an ve sünneti esas alarak kuşatıcı bir çerçeve çizmiş, bu şekilde Müslümanların birliğini muhafaza etmeye çalışmıştır. Kur’an ve sünnette açıkça yer almayan tartışmalı hususların inkârını ise tekfir sebebi olarak değerlendirmemiştir. İbn Şebîb, bu tavrıyla toplumsal barışın ve özgür düşüncenin temini hususunda önemli bir yaklaşım sergilemiştir. Bu makalede İbn Şebîb’in hayatı, ilmi kişiliği ve kelâmî görüşlerine ilişkin Muʽtezilî kaynaklar ve makâlat türü eserlerde yer alan tüm bilgiler bir araya getirilerek tahlil edilmiş; sonrasında bu verilere dayanarak onun kelâm düşüncesi yeniden inşa edilmeye çalışılmıştır. Buradan hareketle de, Müslüman düşünce tarihinde İbn Şebîb’i farklı ve özgün kılan hususlara ilişkin tespit ve değerlendirmeler yapılmıştır.
Talk to us
Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have
Disclaimer: All third-party content on this website/platform is and will remain the property of their respective owners and is provided on "as is" basis without any warranties, express or implied. Use of third-party content does not indicate any affiliation, sponsorship with or endorsement by them. Any references to third-party content is to identify the corresponding services and shall be considered fair use under The CopyrightLaw.