Abstract

Arap edebiyatında bedîî sanatlar kategorisinde yer alan tatrîz, ilk kez Ebû Hilâl el-Askerî’nin (ö. 400/1009’dan sonra) söz ettiği altı sanattan birisi olarak tarih sahnesine çıkmıştır. Devam eden süreçte ise mahiyet itibariyle kayda değer bir değişim dönüşüm geçirmiştir. Sanatın tarihi serencamı; ilk etapta secide ve vezinde denk olan kelimelerin kafiyeden önce sıralanması, daha sonra sözün baş tarafında birden fazla mübtedanın sıralanıp haber kısmında bir sıfatın mübtedalar sayısınca manayla da ahenkli olacak şekilde sıralanması olarak gelişmiştir. Özellikle Osmanlı dönemi Arap şiirinde tatrîzin bu öncül şekilleri uygulanmakla birlikte şiir dizelerinin baş kısımlarının bir şahsın isim veya künyesinin harfleriyle okunması şeklinde tanımlanan ve adına teşcîr de denilen yeni bir kimliğine daha şiirlerde bolca rastlanır olmuştur. Ağırlıklı olarak gazel, bazen de methiye türü şiirlere uyarlanan bu tür, diğer başka lafzî sanatlarla birlikte kimi modern dönem Arap edebiyatçılarınca anlamın lafza kurban edildiği veya mana zenginlik ve derinliğinin ikinci plana atıldığı gibi gerekçelerle ötelenmiştir. Bu araştırmanın ana temasını Osmanlı dönemi Aap şiirindeki tatrîz dokusu oluşturmakta olup, araştırmada dönemin yeni nesil tatrîz karakteri tespit edildiği gibi tatrîz sanatı gibi lafzî sanatlara karşı olan negatif bakış açısı bu sanat özelinde değerlendirmeye alınmıştır.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call