Abstract

Tarihin ilk dönemlerinden itibaren her zaman insanlık için büyük bir tehdit olan bulaşıcı ve salgın hastalıklarla mücadelede çeşitli yollara başvurulmuştur. Gerek Osmanlı döneminde gerekse Cumhuriyet’in ilk yıllarında Türkiye’de de birçok bulaşıcı hastalıkla mücadele edilmiş ve bu mücadelede farklı uygulamalardan yararlanılmıştır. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçerken bulaşıcı ve salgın hastalıklarla mücadelede yürürlüğe konulan uygulamalardan birisi de seyyar tabiplik olmuştur. Osmanlı döneminde başlangıçta frengi ile mücadele çerçevesinde belirli vilayet ve sancaklarda görevlendirilmeye başlanan seyyar tabipler diğer bulaşıcı ve salgın hastalıklarla mücadelede de görev üstlenmişlerdir. Osmanlı döneminde seyyar tabiplerin çalışma koşullarını belirlemek için farklı talimatnameler hazırlanmıştır. Cumhuriyet döneminde de gerek frengi gerekse diğer bulaşıcı ve salgın hastalıklar devam etmiş, uzun yıllar süren savaşlar neticesinde yorgun düşmüş olan Anadolu insanını derinden etkilemiştir. Bu nedenle Cumhuriyetin ilk yıllarında da frengi ile diğer bulaşıcı ve salgın hastalıklarla mücadelede yine seyyar tabipler önemli bir yer tutmuştur. Bu bağlamda seyyar tabipler hakkında 1934 yılında yeni bir talimatname hazırlanmış ve yürürlüğe konulmuştur. Yürürlüğe konulan yeni talimatname hem öncekilerden daha geniş ve kapsamlı olması hem de erken cumhuriyet döneminin sağlık politikalarını ortaya koyması açısından oldukça önemlidir. Bu tarihten itibaren seyyar tabipler frengi ya da diğer bulaşıcı ve salgın hastalıklarla mücadelede hazırlanan yeni talimatname çerçevesinde hareket edip vazife yapacaklardı. Bu makalede de erken cumhuriyet döneminde frengi ve diğer bulaşıcı ve salgın hastalıklarla mücadelede 1934 tarihli talimatnameye göre seyyar tabiplik konusu ele alınmakta, seyyar tabiplerin görev ve sorumlulukları üzerinde durulmaktadır.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call