Tanrı’nın bir olduğu, eşinin ve benzerinin olmadığı hususu bütün Yahudilerin iman etmesi gereken bir inançtır. Yahudilikte bu inancı ifade eden cümle ve bununla alakalı olup devamında gelen ve Tanrı’nın sevilmesinden bahseden cümle Tevrat’ta geçmekte olup Şema olarak bilinmektedir. Esasen Şema, Tevrat’ın muhtelif yerlerinde yer alan üç metinden oluşmaktadır. Yahudi din adamları bu üç metin arasındaki bağlantıyı fark ederek bunları bir araya getirmişlerdir. Böylece bir bütünlük kazanan Şema, kendine özgü ayrı bir mahiyet kazanmıştır. Bu çalışmada ise Şema’nın çalışmanın başlığını da yansıtan en önemli cümlesi Tesniye 6/4 (Dinle ey İsrail! Tanrımız Rab tek Rab’dir) ve bununla yakın ilgisi olan Tesniye 6/5 (Tanrımız Rab’bi bütün yüreğinizle, bütün canınızla, bütün gücünüzle seveceksiniz) cümlesi üzerinde durulmuştur. Bunların dışındaki metinler çalışmanın kapsamı dışında tutulmuştur. Şema, birtakım tartışmaların neticesinde, II. yüzyılın sonlarına doğru ilgili metinlerin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş ve bir bütün halinde günümüze kadar söylenegelmiştir. Şema okuması, Yahudi hayatındaki en kutsal ve en önemli uygulamadır. Zira Şema Yahudi amentüsünün özü kabul edilmektedir. Şema, bir duadan daha çok Yahudi imanının ikrarı’dır. Yahudi inancına göre Şema, Tanrı ile Yahudilerin Sina dağındaki diyaloglarına işaret etmektedir. Bu bağlamda Şema, Tanrı’nın çağrısı ve Yahudilerin bu çağrıya verdiği cevaptır. Şema aynı zamanda Yahudiler için politik bir söylemdir. Yahudilerin son nefeslerine kadar Şema’yı dillerinden hiç düşürmedikleri anlatılmaktadır. Nitekim Yahudi kimliğine ait bütün izler kaybolsa dahi Şema’nın Yahudi hafızasındaki yerini muhafaza edeceğine dikkat çekilmektedir. Nitekim Yahudiler en zor şartlarda dahi çocuklarına Şema’yı öğretmişlerdir. Öte yandan Şema’nın Yahudi hastalara manevi destek sağlamak amacıyla kullanıldığı da bilinmektedir. Şema’nın ilk kelimelerinin iyileştirici vasfının yanında koruyucu bir gücü olduğu kabul edilmektedir. Şema’nın ilk cümlesi olan “Dinle, ey İsrail! Tanrımız Rab tek Rab’dır” ifadesinde geçen “Dinle”, itaatkâr bir dinlemeyi kastetmektedir. Dinlemek, hassas bir şekilde dikkatlice dinleyip konu hakkında düşünmek, anlamak ve idrak etmek anlamlarına da gelmektedir. Zira dinleyen kişi, konuşanın sadece sözlerini duymakla kalmayıp o sözlerin altında yatan derin anlamların da farkında olur. Şema’da geçen “İsrail” kelimesinden kasıt ise Musa’nın “Tanrı’nın birliğini işitmeleri” için çağırdığı bütün Yahudi milletidir. Şema’nın ilk cümlesi aynı zamanda Yahudilikteki monoteist inancı da açıkça ifade etmektedir: “Tanrı tektir”. Yahudi düşüncesinde monoteizm, Yahve’den başka bir tanrının olmadığı anlamına gelmektedir. Şema’nın şu ikinci cümlesi (Tesniye 6/5) de sıkça tekrar edilmektedir: “Tanrımız Rab’bi bütün yüreğinizle, bütün canınızla, bütün gücünüzle seveceksiniz.” Bu ifade bir Yahudi’nin Tanrı’nın rızasını gözetmesi gerektiğini belirtmesinin yanı sıra Tanrı ile arasında sevgiye dayalı bir ilişki geliştirmesi gerektiğini de vurgulamaktadır. Yahudi inancına göre Tanrı’yı sevmek bir ibadettir. Tanrı’nın birliğinin kabul edilmesi, Tanrı’nın sevilmesini zorunlu kılmaktadır. Genel olarak kabul edilen görüşe göre burada kastedilen sevgi soyut değil somut bir sevgi olmalıdır. Somut sevginin ise “Tanrı’nın şeriatına itaat” gibi sadakatin somut bir işareti olması gerekmektedir. Öte yandan, Tanrı’yı “bütün yüreğinle” seveceksin ifadesi duygusal olduğu kadar bilişsel unsurları da kapsayacak şekilde bir Yahudi’nin bütün tutkularına işaret etmektedir. Ayrıca “bütün gücünle seveceksin” emriyle Yahudilerden sahip oldukları mal varlıklarını Tanrı için feda edebilecek kadar Tanrı’yı sevmeleri istenmektedir. Ancak yapılacak fedakârlığın hangi boyutta olması gerektiği tartışma konusudur. Bu hususta dile getirilen en uç görüşe göre Yahudilerden gerek inançları gerekse Tanrı’ya olan sevgileri için sahip oldukları bütün maddi varlıklarından vazgeçmeleri istenmektedir.