Medikal değerlendirmeyle, organik bir sebebe dayandırılamayan ve en az üç aydır devam eden bu şikayetler, DSM-V’de somatik şikayetlerin MUS ve tıbbi olarak açıklanan semptomlar (MES) olarak gerekli ikiliğe ayrılması önerilmiştir. MUS tanılı hastaların, artmış anksiyete, depresyon ve bozulmuş sosyal fonksiyonları ile belirgin morbiditelerinin olduğu, ayrıca yüksek seviyede sağlık harcamalarına sebep oldukları bilinmektedir. Birinci basamakta MUS prevelansı %3-11 olarak tespit edilmiştir. Semptomlar genelde sırt ağrısı, halsizlik, güçsüzlük hissi, ekstremite ağrıları, uyku bozukluğu ve dispeptik şikayetler şeklindedir ve prognozlarının 5 yıllık periyotta kötüleştiği bilinmektedir. Herhangi bir patolojiyi atlamamak adına bu hastalar, ciddi araştırmalara tabi tutulup gereksiz tetkik ve tedaviye maruz kalabilmektedir. Mezuniyet öncesi ve/veya sonrasında MUS ile ilgili eğitim almış olan doktorların, hastaya yaklaşımı, iletişimi ve hastayı anlamadaki becerisinin daha olumlu olduğu belirtilmiştir. Hastaların yönetimi ile ilgili ortak bir tutum geliştirilmediği gibi, ülkemizde de bu konuda yapılmış herhangi bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu nedenle bu alanda çalışma yapılmasına ve hekimlerin farkındalığının arttırılmasına ihtiyaç vardır.