Bu çalışma, Nesefî’nin kelâm sisteminde insan anlayışının incelenmesi, bu yaklaşımın diğer bazı kelâmî ekollerle mukâyese edilerek ortaya konulması ve tahlil edilmesini amaçlamaktadır. Nesefî (ölm. 508/1115), kurucusu Ebû Mansûr el-Mâturîdî’den sonra Ehl-i Sünnet’in Mâturîdiyye ekolünün en önde gelen kelamcılarından biri olarak addedilir. Çünkü Nesefî, Mâturîdî’nin kelâm sisteminde kapalı ve muğlak bıraktığı noktaları daha anlaşılır hale getirmiştir. Nesefî’nin Maturîdî mezhebinin gelişmesi ve sistemleşmesindeki katkısı büyüktür. Onun düşünce sisteminde, insanın doğası ve mahiyetini açıklamak, onun varlık tarzları ve kabiliyetlerini çözümlemede önemli bir tutamak işlevi görmektedir. Nesefînin kelâmî anlayışına göre insan; akleden, düşünen, bilen, irâde eden, yapıp edebilen ve değerler koyabilen ve belirleyebilen etkin bir varlıktır. Allah'ın ezelî bilgisi insanın ihtiyarî eylemleri üzerinde zorlayıcı bir etkiye sahip olmadığından, insan kendi tercihleri doğrultusunda eylemde bulunan ve bu niteliği sebebiyle sorumlu kılınan bir varlıktır. Yapıp eden bir varlık olması bağlamında insan; genel olarak fiil, irâde, istitâ‘at ve kudret kavramları eşliğinde değerlendirilir. İnsanın sorumluluğu ise kesb nazariyesi doğrultusunda açıklanır ve temellendirilir. Nesefî’nin düşünce sisteminde, Allah, mürîd bir varlık olmakla birlikte, insanı da irâde edebilen bir varlık olarak yaratmıştır. Allah'ın bahşettiği bu irâde ile insan, kendi eğilim, niyet ve seçimlerine göre eylemde bulunan, özgür irâdesi ile karar verip, kendi eylemlerinin sonucu olarak mükâfat ya da cezâyı hak eden bir varlıktır İnsanın yükümlü oluşunu, teklifin imkânı bağlamında temellendirirken, Nesefî, bu mükellefiyeti insanın yapabilirlikleri kapsamıyla sınırlayarak teklîf-i mâ lâ yutâk anlayışını reddeder. Mu‘tezile kelamcılarının benimsediği gibi, ona göre de, güç yetirilemeyen bir şeyi teklif etmek hikmete aykırıdır. Nesefî, ahlâkî kötülük, günah, sevap ve tövbe bağlamında insanın konumunu irdeler ve tahlil eder. O, iman-amel ayrılığı konusundaki yaklaşımı sayesinde, büyük günah sorunu üzerine de çözüm önerisinde bulunur.
Read full abstract