Year Year arrow
arrow-active-down-0
Publisher Publisher arrow
arrow-active-down-1
Journal
1
Journal arrow
arrow-active-down-2
Institution Institution arrow
arrow-active-down-3
Institution Country Institution Country arrow
arrow-active-down-4
Publication Type Publication Type arrow
arrow-active-down-5
Field Of Study Field Of Study arrow
arrow-active-down-6
Topics Topics arrow
arrow-active-down-7
Open Access Open Access arrow
arrow-active-down-8
Language Language arrow
arrow-active-down-9
Filter Icon Filter 1
Year Year arrow
arrow-active-down-0
Publisher Publisher arrow
arrow-active-down-1
Journal
1
Journal arrow
arrow-active-down-2
Institution Institution arrow
arrow-active-down-3
Institution Country Institution Country arrow
arrow-active-down-4
Publication Type Publication Type arrow
arrow-active-down-5
Field Of Study Field Of Study arrow
arrow-active-down-6
Topics Topics arrow
arrow-active-down-7
Open Access Open Access arrow
arrow-active-down-8
Language Language arrow
arrow-active-down-9
Filter Icon Filter 1
Export
Sort by: Relevance
  • Open Access Icon
  • Research Article
  • 10.25069/spmj.1440404
İklim Değişikliği ve Yerel/Kentsel Politika: Seçili Tematik Kriz Alanları Bağlamında Bir Analiz
  • Dec 26, 2024
  • Strategic Public Management Journal
  • Aygül Kılınç

Bu çalışmada iklim değişikliğinin sonucu olarak kentsel alanda gerçekleşen veya gerçekleşme olasılığı yüksek olan “planlama krizi”, “su krizi”, “gıda krizi” ve “iklim göçleri krizi”, kentsel gündelik rutini olumsuz etkiyecek görece öncelikli ekolojik sorunlar olması nedeniyle, kentsel politikada yer verilmesi gereken başlıca tematik kriz alanları olarak ele alınmıştır. Toplumsal kırılganlığın ciddi boyuta ulaştığı söz konusu bu kriz durumlarında, gündelik yaşamın olağan seyrinin devamlılığı, büyük ölçüde yerel yönetimlerin mevcut durum karşısındaki kararlı, planlı ve mücadeleci tutumuna bağlı olduğu/olacağı, tartışılmaz bir gerçektir. Bu çalışma, iklim değişikliğinden kaynaklı ekolojik krizlerin neden olduğu/olabileceği toplumsal kırılganlıkla mücadele konusunda yerel yönetimlerin ilgili tematik kriz alanları bağlamında kentsel politika oluşturma gerekliliğini vurgulamaktadır. Çalışmada, söz konusu bu tematik kriz alanlarının yerel/kentsel politika oluşturma süreçlerinde yerel yönetimler tarafından çözüm üretilmesi gereken öncelikli parametreler (değişkenler) olarak dikkate alınması gerektiği fikri savlanmaktadır. Mevcut kamu politika belgelerinde araştırma konusuna ilişkin bir durum tespiti yapabilmek ve bir değerlendirmede bulunabilmek için Türkiye’nin en yoğun nüfuslu ilk altı (İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana ve Gaziantep) büyükşehir belediyesine ait son dönem stratejik planları, bu bağlamda ele alınmıştır. Ayrıca üst politika belgesi olarak henüz onaylanıp yürürlüğe giren ‘On İkinci Kalkınma Planı (2024-2028)’nda iklim değişikliğinin olumsuz sonuçlarıyla doğrudan veya yakından ilgili olarak yapılması öngörülen hedef ve planlar da gözden geçirilmiştir. Bu bağlamda Türkiye’nin ilgili tematik kriz alanları konusunda yerel politika anlamında içinde bulunduğu gerçeklik durumunun ortaya konulması hedeflenmiştir. Analiz neticesinde ilgili tematik kriz alanlarını içeren ussal ve kapsamlı bir politika belgesinin söz konusu büyükşehir belediye yönetimleri tarafından henüz oluşturulmamış olduğu sonucuna varılmıştır.

  • Research Article
  • 10.25069/spmj.1424211
Depreme Dirençlilikte Kentsel Dönüşümün Yasal Dayanakları
  • Dec 26, 2024
  • Strategic Public Management Journal
  • Bahar Bıyıklar + 1 more

Kentler, insan yaşamında sürdürülebilirliğin sağlanması için önemli alanlardır. Bu bağlamda özellikle afete dirençlilik konusunda kentsel dönüşümün önemi dikkat çekmektedir. Kentsel dönüşüm, kentin önemli bir kısmının proje kapsamında mevcut yapı stoklarının olası depreme karşı incelenmesi ve çalışmalar yapılması sürecidir. Kentsel dönüşüm ilki 1953 olmak üzere çeşitli yasalara konu olmuş ve son olarak 2012 yılında 6306 sayılı “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun” düzenlenmiş ve afetlere dirençlilik kapsamında gerekliliği vurgulanmıştır. Ancak Türkiye’de 6 Şubat ve 20 Şubat tarihlerinde yaşanan depremler kentsel dönüşümün ehemmiyetini hatırlatmış ve 9 Kasım 2023 tarihinde “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun İle Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” kabul edilmiştir. Bu bağlamda çalışmada afete dirençlilikte kentsel dönüşümün yasal dayanaklarının incelenmesi amaçlanmaktadır. Bu amaç doğrultusunda Türkiye’de kentsel dönüşümün yasal dayanakları 1950-1980, 1980-2000 ve 2000 sonrası olmak üzere dönemlendirilerek incelenmiştir. Sonuç olarak kentsel dönüşüm alanında çıkarılan yasaların günün koşulları çerçevesinde geliştirildiği, değişen ve gelişen kentsel ihtiyaçlar çerçevesinde şekillendirildiği tespit edilmiştir. Nitekim ülke topraklarının %96’sının deprem tehlikesi altında olması sebebiyle kentsel dönüşüm kararlarının daha hızlı alınması ve uyuşmazlıkların çözümüne ilişkin sürecin etkin bir şekilde yürütülmesinin zorunluluk arz ettiği tespit edilmiştir.

  • Open Access Icon
  • Research Article
  • 10.25069/spmj.1448638
Lenin’e Göre Ulusal Sorun ve Türkistan
  • Dec 26, 2024
  • Strategic Public Management Journal
  • Alaeddin Yalçınkaya + 1 more

Marksizm’in Avrupa şartlarında bir anlamda dışlamış olduğu ulusal sorun, çok uluslu Rusya’da Lenin’in hedeflediği sosyalist devrime giden yolda çözülmesi gereken öncelikli olanlardan biriydi. Bu sorunun çözümü, devrimin nihai hedefi olan sosyalist enternasyonalizm idealinin Rusya ölçeğinde bir sınanması olacağından, başarılı olması durumunda küresel barış için de orijinal bir çözüm imkânı ortaya konmuş olacaktı. Çalışmada, ulusal sorunun özellikle ulusların kendi kaderini tayin hakkı kapsamında hangi temel varsayımlarla ele alındığı Türkistan halkları açısından tahlil edilmektedir. Bolşevik Devrimi öncesi ve sonrasında ulusal sorunla ilgili Lenin’in görüşleri analiz edilerek, teorik düşüncelerini hayata geçirme fırsatı yakalamış bir lider olarak düşüncelerinde meydana gelen dönüşüme de temas edilmektedir. Makalede Lenin’in kendi yazıları yanında konuyla ilgili diğer çalışmalar da kullanılmaktadır.

  • Research Article
  • Cite Count Icon 1
  • 10.25069/spmj.1412171
Afet Yönetiminde Sosyal Medya, İnsansız Hava Araçları (Drone) ve Diğer Teknolojik Araçların Rolü
  • Dec 26, 2024
  • Strategic Public Management Journal
  • Süleyman Bahçıvan

Afetlerde teknolojik araçların rolü, bugünün dünyasında hayati bir öneme sahip olmuştur. Bu araçlar, afet yönetimi sürecinde etkin ve fonksiyonel bir şekilde kullanıldığında hem afet öncesi hazırlıklarda hem de afet sonrası müdahalelerde büyük yararlar sağlamaktadırlar. Sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik teknolojisi, afet senaryolarının simüle edilerek, vatandaşlara ve özellikle öğrenciler ile acil durum ekiplerine gerçekçi bir şekilde pratik eğitim imkânı sunmaktadır. Afet erken uyarı sistemleri, halkı yaklaşmakta olan tehlikeler konusunda bilgilendirerek, önleyici tedbirlerin alınmasını sağlarlar. Bu sistemler, sismik aktiviteyi izleyen deprem erken uyarı sistemlerinden, hava durumu tahminlerine dayalı kasırga veya sel uyarı sistemlerine kadar çeşitlilik gösterir. Sosyal medya platformları, afet sırasında ve sonrasında bilgi paylaşımı için önemli bir araç haline gelmiştir. Afetzedeler, sosyal medya üzerinden durumlarını paylaşabilir, yardım isteyebilir veya başkalarının güvenli olduğunu bildirebilirler. Drone'lar afet bölgelerindeki durumu hızlı ve güvenli bir şekilde değerlendirmek için kullanılabilmektedirler. Drone ile erişilmesi zor veya tehlikeli alanlara ulaşabilir, hasar tespiti yapabilir ve kurtarma ekiplerine önemli bilgiler sağlanabilir. Elektrik kesintileri ve altyapı hasarları nedeniyle, modern iletişim araçları afetler sırasında işlevsiz hale gelebilir. Bu durumda, telsiz ve radyo gibi geleneksel iletişim yöntemleri kritik öneme sahip olmaktadırlar. Telsizler, kurtarma ekipleri arasında iletişim sağlarken, radyolar halka yönelik önemli bilgilerin ve uyarıların yayılmasında kullanılabilmektedir. Kısmen de olsa altyapı ve iletişim imkanlarının olduğu afet bölgelerinde ise mobil uygulamalar ile afetzedelerin durumu hakkında bilgiler edinilebilir. Bu teknolojik araçların etkin kullanımı, afet yönetim süreçlerinin iyileştirilmesine ve hem insan yaşamının korunmasına hem de felaket sonrası iyileşme süreçlerine önemli katkılarda bulunmasına olanak tanır. Ancak, bu teknolojilerin başarıyla entegre edilmesi için, ilgili personelin uygun eğitimi ve kaynaklara erişimi zorunludur. Ek olarak, bu araçların verimliliğini artırabilmek adına sürekli yeniliklere ve gelişmelere ihtiyaç duyulmaktadır.

  • Open Access Icon
  • Research Article
  • 10.25069/spmj.1434738
Uluslararası İklim Politika Belgeleri Perspektifinde Büyükşehir Belediyelerinin İklim Eylem Planları ve İklim Politikaları Analizi
  • Dec 26, 2024
  • Strategic Public Management Journal
  • Hicran Hamza Çelikyay + 1 more

İklim değişikliği son dönemde dünyanın karşı karşıya olduğu en büyük tehditlerden biri haline gelmiştir. Bilimsel veriler, sera gazlarının artışıyla atmosferdeki sıcaklık düzenlemesinde bozulmalar yaşandığını, iklimdeki belirgin değişikliklerin ve doğal afetlerin artışını tetiklediğini göstermektedir. Bu durumun önlenmesi ve etkilerinin azaltılması için uluslararası kuruluşlar, küresel ve yerel ölçekte birçok strateji belgesi yayınlayarak tüm dünyayı acil eylem çağrısına uymaya davet etmektedir. Özellikle yerel düzeyde belediyelerin iklim eylem planları, küresel ısınmanın etkilerini azaltmada kritik bir rol oynamaktadır. Çalışma alanı olarak TUİK 2022 nüfus sayım sonuçlarına göre en fazla nüfusa sahip ilk beş büyükşehir olan İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Antalya büyükşehir belediyeleri seçilmiştir. Belediyelerin iklim eylem planları incelenerek Belediye Başkanları Küresel İklim Enerji Sözleşmesi (GCOM), Belediye Başkanları İklim Sözleşmesi (CoM), Sürdürülebilirlik için Yerel Yönetimler (ICLEI), Enerji Şehirleri (EC), C40 İklim Liderliği Grubu gibi uluslararası kuruluşlar, topluluklar ve/veya kent ağları tarafından hazırlanmış iklim eylem stratejileri ve politika belgeleri karşılaştırmalı analiz edilmiştir. Çalışmanın amacı, büyükşehir belediyelerinin iklim eylem planlarının uluslararası iklim stratejileri ile ne derece uyumlu olduğunun belirlenmesi, örtüşen, ayrışan kısımların ortaya çıkarılması, iklim politikalarının geliştirilmesi ve iklim değişikliği ile mücadeledeki etkinliklerini arttırmak için yerel yönetimlere öneriler sunulmasıdır. Nitel bir araştırma gerçekleştirilerek belge analizi yöntemi kullanılan bu çalışmada küresel ve yerel ölçekte politikaların örtüştüğü, ayrıştığı alanların belirlenmesi, gelecekteki araştırmalar için çerçeve sunulması hedeflenmektedir.

  • Open Access Icon
  • Research Article
  • 10.25069/spmj.1227518
İklim Soylulaştırması Kırılganlık Seviyesinin Ölçülmesine Yönelik Bir Yöntem Önerisi
  • Dec 26, 2024
  • Strategic Public Management Journal
  • Ece Yorulmaz + 1 more

İklim değişikliği küresel bir olgudur ve tüm ülkeleri etkileyen güncel bir mücadele alanına dönüşmüştür. İklim değişikliğini önlemek ve etkilerine uyum sağlayabilmek adına yerel yönetimler tarafından yeşil altyapının düzenleyici ve yönlendirici olduğu peyzaj projeleri geliştirilmektedir. “İklim Değişikliği ile Mücadele için Yeşil Altyapı Çözümleri” (İDMYAÇ) olarak tanımlayabileceğimiz projelerin sebep olduğu toplumsal eşitsizliklere yönelik tartışmalar, araştırmalar ve kavramlar özellikle öncü ülkelerden araştırmacılar tarafından gündeme getirmektedir. Bu durum söz konusu projelerin ekolojik ve ekonomik boyutlarının ön plana çıkarken sosyal sürdürülebilirliğinin göz ardı edildiğini göstermektedir. İklim soylulaştırması bu alanda kullanılan görece yeni bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Kavram iklim değişikliği karşısında yerleşimin dirençliliğini artırma amacıyla yürütülen projelerin ve yapılan müdahalelerin doğrudan veya dolaylı olarak dezavantajlı kesimin yerinden edilmesiyle sonuçlandığı durumları ifade etmektedir. Söz konusu projeler; yatırım ve sermaye akışlarını değiştirebilir, siyasi ve coğrafi sınırların yeniden çizilmesine ve yeni yerleşme dokularının ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu sebeple uygulayıcı ve arabulucu rollerine sahip yerel yönetimlerin, iklim soylulaştırma faktörünü göz önünde bulundurarak stratejiler geliştirmesi ve iklim değişikliği konusundaki kapasitesini arttırmak için yeni perspektifler oluşturması gerekmektedir. Kavramın arkasında yatan nedenlerin anlaşılması ve soylulaştırmaya en duyarlı kentsel birimlerin tespit edilmesi ile problem ortaya çıkmadan evvel onu görmek ve bertaraf yönelik rasyonel bir bakış açısı kazanılması önemlidir. Bu konuda en etkili yöntemlerden biri kabul edilen kırılganlık analizi iklim soylulaştırması bağlamında tekrar değerlendirilmiştir. Bu kapsamda, (1) literatürde yer alan vakalar incelenmiş, (2) teorik arka plandan yola çıkılarak iklim soylulaştırması kestirimlerinin yapılabilmesine katkı sağlayacak gösterge setinin neler olabileceği tartışılmıştır. Sonuçta “İklim Soylulaştırması Kırılganlık Analizi” metodolojisi önerilmiştir. Analizde yer alan göstergeler, morfolojik ve demografik, sosyo-ekonomik özellikleri içeren “duyarlılık”, sosyal ve kurumsal özellikleri içeren “uyarlanabilir kapasite” ve İDMYAÇ projelerini içeren “maruz kalma” başlıkları altında gruplanmıştır. Yerleşimlerin duyarlılık ve maruz kalma düzeylerini açıklayan göstergeler iklim soylulaştırması açısından olumsuz etki yaparken, uyum kapasitesini tanımlayan göstergeler olumlu yönde katkıda bulunmaktadır. Sonuç olarak, adaletin altı boyutu soylulaştırmayı önlemeye yönelik stratejiler belirlemede rehberlik ederken, süreç boyunca dezavantajlı grupların etkin katılımını sağlamak için topluluk odaklı bir yaklaşımın benimsenmesi gereklidir. Bu çalışma ile iklim değişikliğiyle mücadele içerisindeki kentlerimizde, yerleşimlere ve kentlilere özgü kırılganlıkların saptanmasına yönelik bir çerçeve sunulmakta ve iklim soylulaştırması gibi toplumsal süreçler karar alıcı ve uygulayıcıların gündemlerine taşınmaktadır. Sosyal yönü kuvvetli, mekânsal eşitsizliğin önlendiği ve iklim adaletine saygılı İDMYAÇ’nin üretilmesine katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

  • Research Article
  • 10.25069/spmj.1533936
Yerel Hizmet Sunumunda Blok Zinciri Teknolojisi: Şehir Yönetiminde Yenilikçi Yaklaşımlar
  • Dec 26, 2024
  • Strategic Public Management Journal
  • Zehra Kurt

Blok zinciri (Blockchain) teknolojisi, ekonomik ve toplumsal yaşamda yakın gelecekte beklenen köklü değişimlerin itici gücü olarak görülmektedir. Bu teknoloji, sadece finans sektöründe değil, aynı zamanda belediyeler gibi kamu kurumlarında da önemli kullanım potansiyeline sahiptir. Belediyelerde blok zinciri kullanımı, şeffaflığı artırarak yolsuzluk riskini azaltabilir, işlemlerin doğrulanmasını hızlandırabilir ve veri güvenliğini artırabilir. Özellikle mülkiyet kayıtları, oy verme sistemleri ve kamu hizmetlerinin yönetimi gibi alanlarda blok zinciri teknolojisi büyük avantajlar sunmaktadır. Yerel hizmetlerin sunumunu yeniden düzenleyip dönüştürebilme kapasitesi nedeniyle de, blok zinciri teknolojisinin belediyelerdeki potansiyel yararları, maliyetleri ve risklerinin değerlendirilmesi önemlidir. Bu çalışmada, kısaca blok zinciri teknolojisinin temel özellikleri ve katkıları anlatılmıştır. Çalışmanın amacı, blok zinciri teknolojisinin belediyelerde uygulanabilirliğini ve potansiyel faydalarını ortaya koymaktır.

  • Open Access Icon
  • Research Article
  • 10.25069/spmj.1402593
Türkiye’de 6 Şubat Depremlerindeki Bir Grup Afet Gönüllüsünün Algı ve Deneyimleri
  • Dec 26, 2024
  • Strategic Public Management Journal
  • Sezai Öztop + 1 more

Afet ve acil durum yönetimlerinde, devlet ve kamu kurumlarının çalışanları ile afet gönüllülerinin birlikte ve koordineli olarak çalışması yaygındır. En ciddi afet türü deprem olmakla birlikte son yıllarda iklim değişikliğinin yol açtığı doğal afetler de artış göstermiştir. Artan afet riskleri karşısında, afet sonrası mücadelenin sadece kamu kurumlarının marifetiyle yapılmasının yeterli olmadığı görülmüştür. Dolayısıyla giderek artan bir afet bilinci ve buna paralel olarak afet gönüllüğü ortaya çıkmıştır. Gönüllülere, afet öncesi eğitimler ve afet bölgelerindeki çalışmalar yoluyla deneyim kazandırılması önem kazanmıştır. Bu çalışmada, 6 Şubat Depremi’nde afet bölgelerinde arama-kurtarma ve ilk yardım faaliyetlerinde gönüllü olarak görev yapmış olan kısıtlı sayıdaki bireyin algı ve deneyimlerinin tespit edilmesi amaçlanmaktadır. Bu çalışmanın ortaya çıkardığı bulgular ışığında gönüllülerin yaşadığı durumların incelenerek sonraki gönüllülük örgütlenmeleri ve koordinasyonu konusuna katkı sağlanabileceği değerlendirilmektedir. Çalışmada, 6 Şubat Depremi sonrasında bölgede görev yapan AFAD gönüllüleri ile karma yöntem kullanarak bir saha araştırması gerçekleştirilmiştir. Anket uygulaması, İstanbul’dan afet bölgesindeki kentlere gönderilen, 9/2/2023-30/04/2023 tarihleri arasında görev almış 180 AFAD gönüllüsü ile görevleri hitamında gerçekleştirilmiştir. Anket formu; katılımcıların demografik özelliklerini sınıflandırma amaçlı sorular ile açık ve kapalı uçlu sorulardan oluşmaktadır. 180 kişiye Google Forms vasıtasıyla 24 adet soru tevcih edilmiş 154 kişiden yanıt alınmış ve cevapları kaydedilmiştir. Araştırmadan elde edilen bulgular doğrultusunda, müteakip afetlerde görev alacak AFAD gönülleriyle ilgili olarak yaş, meslek/uzmanlık durumu ve afet eğitimi almış olma hususlarına dikkat edilmesinin önemli olacağı değerlendirmiştir.

  • Open Access Icon
  • Research Article
  • Cite Count Icon 1
  • 10.25069/spmj.1433827
Afetlerde Koordinasyon: 2021 Antalya Manavgat Orman Yangını Örneği
  • Dec 26, 2024
  • Strategic Public Management Journal
  • Neslihan Savaç + 1 more

Afetler, birden fazla kurum ve kuruluşun organize biçimde, iş birliği halinde hareket etmesini gerektiren maddi ve manevi yıkımlara sebep olan, gündelik hayatın düzenini sekteye uğratan olaylardır. Afetler doğal kaynaklı bir olay olabileceği gibi, doğal kaynaklı olmayan insan ve teknoloji kaynaklı da olabilmektedir. Kuraklıklar, depremler, sel baskınları, çığ, heyelan, orman yangınları ve daha sayılabilecek birçok afet türü örneği vardır. Afetlerin boyutları, bilgi eksikliği, plansız ve hazırlıksız yakalanma durumları, yaşanan afetin fiziksel büyüklüğü, sürecin doğru yönetilememesi ve benzeri gibi faktörlere göre değişiklik göstermektedir. Beklenen ve beklenmeyen tüm afet türlerinin kontrol altına alınabilmesi için, ilgili kurum ve kuruluşlar arası koordinasyonun doğru bir şekilde sağlanması gerekmektedir. Orman yangınları, genellikle küresel iklim değişikliğinin etkisi ya da beşeri unsurlardan ötürü yaşanmaktadır. İnsanlar için hayati derecede risk unsuru taşıyan orman yangınları, yakın tarihte Türkiye’de de şahit olunan bir afet türüdür. 2021 yılında yaklaşık 10 gün sonra kontrol altına alınan orman yangınının başlangıç noktası, Antalya’nın Manavgat ilçesi olarak bilinmektedir. Bu sebeple 2021 Antalya Manavgat orman yangını araştırma alanı olarak belirlenmiştir. Bu çalışmanın asıl amacı; 2021 Antalya Manavgat orman yangınında koordinasyonun nasıl sağlandığını, sahada rol oynayan personelin süreci ne şekilde yürüttüklerini ve süreç boyunca zorlandıkları konuların neler olduğunu öğrenmektir. Bu bağlamda Manavgat Orman yangında rol oynayan 11 aktör ile yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Yapılan görüşmeler doğrultusunda bu gibi afet durumlarında kurumlar arası koordinasyonu sağlarken zorlandıkları noktalar tespit edilip olası bir afet türünde nelere dikkat edilmesi konusunda literatüre katkı sağlamaktır.

  • Research Article
  • 10.25069/spmj.1522960
YEREL HİZMET SUNUMUNDA BLOK ZİNCİRİ TEKNOLOJİSİ: ŞEHİR YÖNETİMİNDE YENİLİKÇİ YAKLAŞIMLAR
  • Aug 2, 2024
  • Strategic Public Management Journal
  • Zehra Kurt

Blok zinciri (Blockchain) teknolojisi, ekonomik ve toplumsal yaşamda yakın gelecekte beklenen köklü değişimlerin itici gücü olarak görülmektedir. Bu teknoloji, sadece finans sektöründe değil, aynı zamanda belediyeler gibi kamu kurumlarında da önemli kullanım potansiyeline sahiptir. Belediyelerde blok zinciri kullanımı, şeffaflığı artırarak yolsuzluk riskini azaltabilir, işlemlerin doğrulanmasını hızlandırabilir ve veri güvenliğini artırabilir. Özellikle mülkiyet kayıtları, oy verme sistemleri ve kamu hizmetlerinin yönetimi gibi alanlarda blok zinciri teknolojisi büyük avantajlar sunmaktadır. Yerel hizmetlerin sunumunu yeniden düzenleyip dönüştürebilme kapasitesi nedeniyle de, blok zinciri teknolojisinin belediyelerdeki potansiyel yararları, maliyetleri ve risklerinin değerlendirilmesi önemlidir. Bu yüzden çalışmada, kısaca blok zinciri teknolojisinin temel özellikleri ve faydaları incelenmiş olup, bu teknolojinin belediyelerde nasıl uygulanabileceği ve bu uygulamaların potansiyel faydaları detaylı bir şekilde ele alınmaktadır.