Abstract

Kökleri çok eskilere dayanan özyaşamöyküsünün yazınsal bir kavram olarak değerlendirip kuramsal çerçevesinin belirlenmesi, XX. yüzyılın son çeyreğine denk gelmektedir. Yüzyıllardır varlığını sürdüren özyaşamöyküsü türü, bu uzun süreçte roman anlayışının değişiminden de payını alır ve 1977 yılında Serge Doubrovsky, ruhçözümcü söylemin ön planda olduğu çağdaş, süreksiz, kopuk, çokkatmanlı ve parçalı özellikteki benli anlatıları, kökleşik özyaşamöyküsünden ayırmak için “özkurmaca” kavramını ortaya atar. 1980-1990 yılları arasında “postmodern” olarak tanımlanan ekonomik, tarihsel, toplumsal ve kültürel olarak yaşanan çok sayıda değişim dönüşümle birlikte bu yeni kavram oldukça ilgi görür. Söz konusu kavram, öznenin metne dönüşünü ve dolayısıyla yazarın dönüşünü somutlaştırır. Bir bakıma bireyciliğin, özseverliliğin ve hazcılığın yükselişinin bir sonucu olarak ortaya çıkan özkurmaca kavramı, bir söylem olarak yalnızca yazınsal yapıtlarda değil çağdaş Fransız kültürünün neredeyse her alanında karşımıza çıkar. Bu çalışmada özyaşamöyküsünün yazınsal bir söylem olarak nasıl tanımlandığını, özkurmaca kavramının nasıl ortaya çıktığını, bu kavramı kuramcıların nasıl tanımladığını ve günümüz yazın eleştirisi alanında nasıl algılandığını ortaya koymayı deneyeceğiz.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call