Abstract

Bir bilgi inşa etme tarzı olarak sosyal bilimin kimliği, 19. yüzyılda doğa bilimleri/ kültür ve beşeri bilimler ayrımının epistemolojik / metodolojik saflaşmasının ürünü olarak ortaya çıktı ve bu saflaşmada iyiyi vaaz etme yetkesini sosyal bilimler üstlenirken, doğruyu vaaz etme yetkesi ise doğa bilimlerine bırakıldı. İlk kertede, sosyal bilimler ve doğa bilimlerinin doğru ile iyi arasındaki bu bilimsel taksimatı kabul edilebilir gözüktü. Gerçekte ise, iyinin ve doğrunun birbirlerinden kopuk ve izole edilmiş olarak çıktıkları tarihsel yolculukta, hem sosyal bilimler hem de doğa bilimleri, iktidar ve güç yapılarıyla aralarındaki ahlaki, vicdani ve bilimsel mesafeyi korumakta başarısız oldular ve araçsal aklın egemenliğinde hem doğrunun hem de iyinin saflığı yapı bozumuna uğradı. En genel çerçevede değerlendirildiğinde, bilimler, özgürlük idealini betimleyebilecekleri bir konum almaktan çok uzaklaştılar. Bu makale, sosyal bilimler ve doğa bilimlerinin, doğru ile iyi arasında inşa ettikleri dikatominin biçimlendirdiği iki kültürlü mirasın krizlerine ve epistemolojik bunalımlarına özellikle vurgu yapmaktadır. Çıkış yolları çerçevesinde ise, bilimlerde parçalılığın reddi ve bütünsel bilim arayışlarını çağdaş yaklaşımlar ve güncel tartışmalar bağlamında betimlemeyi amaçlamaktadır.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call