Abstract

XVI. yüzyıldan itibaren İran’a hâkim olan hanedanlar ile Osmanlı Devleti arasında yaşanan mücadeleler, genellikle kimin doğuda sözünün geçeceği üzerine kurgulanmış siyasetlerin ürünüydü. Safeviler, Afşarlar, Zendler ve son olarak Kaçarlar, Osmanlı Devleti ile yüzyıllar boyunca sınır ve mezhep temelli problem üzerine savaştılar. Bazı dönemler İran’daki hanedanlar zaman zaman ise Osmanlı Devleti bu savaşların galibi olsa da iki devletin arasında mücadeleye sebep olan sorunlar hiçbir dönemde tam olarak çözümlenmedi. XIX. yüzyıl, iki ülkenin sadece doğudan değil, batıdan ve kuzeyden de kuşatma atlına alındığı bir yüzyıldı. Bu yüzyılın son evresine bir hanedan değişikliği ile giren İran, Kaçarların hâkimiyetinde Osmanlı Devleti ile sınır, aşiretler, mezhep ve kutsal bölgelere sahip olma gibi konularda büyük anlaşmazlıklar yaşamaktaydı. Feth Ali Şah ve Sultan II. Mahmut’un askeri mücadelesinin başlayacağı 1820 yılına kadar Osmanlı Devleti ile İran’ın yaşadığı sorunlara eklenen İranlı tüccarların problemleri ve Osmanlı Devleti’nin doğusunda görev yapan paşaların başına buyruk hareketleri, iki devlet arasında derin krizlerin çıkmasına zemin hazırladı. İranlı tüccarların büyük bir loncaya sahip olduğu Erzurum’da yaşanan mal zaptı ve bölgenin önemli paşalarından Abdülhamit Paşa’nın Revan Serdarı Hüseyin Han ile girdiği maddi ilişki, çok büyük bir sorun haline dönüştü. Gerek I. Erzurum Antlaşması’na gerekse de sonrasına taşınan bu iki meselenin nasıl bir kriz olduğu, seyri ve çözümü, bu makalenin konusudur. Çalışma; Farsça, İngilizce ve Türkçe kaynaklar kullanılarak vücuda getirilmiştir.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call