Abstract

Cezalandırıcı ve dağıtıcı adalet sistemlerinden kavramsal ve pratiksel olarak farklılaşan onarıcı adalet sistemi, bir suç karşısında adaletin tesis edilmesi için failin cezalandırılmasından öte mağdurun zararının tazmin edilmesini esas alır. Onarıcı adalet anlayışına göre suç, devlete ve kanuna karşı değil; bireye ve topluma karşı işlenmektedir. Dolayısıyla, onarıcı adalete göre, failin ve mağdurun aynı düzlemde bir araya getirilip diyalog ve anlaşma çerçevesinde uzlaştırılması esastır. Onarıcı adalet anlayışına göre, diyalog ve uzlaşma çerçevesinde sadece mağdurun zararının tazmin edilmesi yeterli değildir. Aynı zamanda failin iyileştirilerek gelecekte bu suçu bir daha işlememesine yönelik kökten bir çözüm arayışı temel alınmaktadır.
 
 1970’li yıllardan itibaren modern hukukta yer edinmeye başlayan onarıcı adalet anlayışına başvuran en önemli mekanizmalardan biri hakikat ve uzlaşma komisyonlarıdır. Hakikat komisyonları, otoriter rejimlerden, iç savaşlardan, soykırımlardan ve ağır insan hakları ihlallerinden çıkan toplumların geçmişleriyle yüzleşmeleri ve demokratik bir geleceğe ulaşmaları için bir geçiş dönemi süreci sunmaktadır. Bu çalışma, onarıcı adalet anlayışının uygulama alanı bulduğu hakikat komisyonlarının insan hakları ihlallerinin incelenmesindeki işlevini irdelemekte ve bu komisyonların kurulmasının gerekliliğini sorgulamaktadır. Onarıcı adalet anlayışına ve hakikat komisyonlarına yöneltilen eleştirilerden ve bugüne kadar onarıcı adalet anlayışıyla kurulan hakikat komisyonları deneyimlerinden hareketle, bu çalışma cezalandırıcı adalet sistemiyle onarıcı adalet sisteminin bir arada işletilmesini önermektedir.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call