Abstract
Teminat sözleşmelerinden kefalet sözleşmesi, kişinin başkasının borcuna şahsi teminat verdiği sözleşmedir. Kefilin kendisi, başkasının borcu için yükümlülük altına girmektedir. Sözleşme ilişkisinin başında umulan, asıl borçlunun borcunu ödemesi ve kefaletin yalnızca verilmiş bir güvence olarak kalmasıdır. Ancak çoğu zaman kefil kendisine ait olmayan asıl borçlunun borcunu ödemek durumunda kalmaktadır. Kefilin asıl borçluya rücuu, kefilin alacaklıyı tatmin etmesinden doğan ekonomik yükün asıl borçludan talep edilmesidir. Kanun koyucu, kefili asıl borçlu ile olan ilişkisinde korumak istemiş ve TBK m. 596 hükmü ile halefiyete dayanan rücu hakkını öngörmüştür. Bu hüküm öngörülmeseydi yalnızca tarafların iç ilişkisine dayanan rücu hakkı söz konusu olacak ve bu durum ispat zorlukları ile kefilin rücu hakkını elde etmesini zorlaştıracaktı. Çalışmamızda, kefilin asıl borçluya rücuu, iç ilişkiye dayanan rücu hakkı ve halefiyete dayanan rücu hakkı olmak üzere iki hak olarak kaynakları, kapsamı ve sona ermesi yönünden ele alınmıştır.
Talk to us
Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have
Disclaimer: All third-party content on this website/platform is and will remain the property of their respective owners and is provided on "as is" basis without any warranties, express or implied. Use of third-party content does not indicate any affiliation, sponsorship with or endorsement by them. Any references to third-party content is to identify the corresponding services and shall be considered fair use under The CopyrightLaw.