Abstract

İdari yargı sistemimizde, “konusu paraya ilişkin olan” idari davalar ile
 “konusu paraya ilişkin olmayan” idari davalar, bazı açılardan farklı usul
 kurallarına tabi kılınmıştır. Bu bağlamda, “konusu paraya ilişkin olan” idari
 davalarda; idare ve vergi mahkemelerinde açılan davanın “tek hâkim”le mi
 yoksa “kurul/heyet” hâlinde mi çözümleneceğinin belirlenmesi, ilk derece
 aşamasında “duruşma” yapılması zorunluluğu doğup doğmayacağının tespit
 edilmesi ile verilen nihai karara karşı “olağan kanun yolları”na başvuru
 hakkı tanınıp tanınmayacağının saptanması bakımından belirli “parasal
 sınırlar”a dayanan ayrıksı bir rejim öngörülmüştür.
 
 Ancak “parasal sınırlar”ın hangi idari davalar bakımından, nasıl
 uygulanacağı hususunda müphemlik vardır. Keza, “parasal sınırlar”ın
 enflasyon karşısında değerini koruyabilmesi amacıyla her yıl “yeniden
 değerleme” oranında artırılarak güncellenmesinin, derdest idari davaları
 etkileyip etkilemeyeceği hususunda da tereddüt yaşanmaktadır. Açıkçası,
 “parasal sınırlar”ın “konu” ve “zaman” bakımından uygulanmasında; başta
 “hukuki belirlilik” ve “öngörülebilirlik”, hatta, ayrıca “eşitlik” ilkeleri ile
 “mahkemeye erişim” ve “hükmün denetlenmesini talep etme” / “iki dereceli
 yargılanma” hakları bağlamında ortaya çıkan sorunlar, bu makalenin hareket
 noktasını oluşturmaktadır. 
 
 Bu minvalde, idari yargılama usulü sistemimizde öngörülen “parasal
 sınırlar”a ilişkin yasal düzenlemelerin sorgulanmaya muhtaç olduğuna
 dikkat çekilen çalışmanın amacı; anılan hukuki sorunun/sorunların, temelleri
 ortaya konularak, yargı kararları ekseninde etraflıca irdelenmesi ve
 meselenin hâlli için “hukuk devleti” ilkesine en uygun çözüm önerilerinin
 geliştirilmesidir.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call