Abstract

Nahiv ilmi öğrenilmeden bu dinî metinlerdeki mesajları doğru bir şekilde anlamak ve eksiksiz bir şekilde aktarmak mümkün değildir. Bunun için eskiden beri eğitim müesseselerinde alet ilmi olarak nitelendirilen nahiv ilmi dersleri öncelikle verilmiş olup söz konusu ilmin kurallarına vakıf olunduktan sonra, amaç olan diğer İslamî ilimlerin dersleri verilmeye başlanmıştır. Nahiv ilmi, kelimelerin i‘rab hallerini inceleyen önemli bir ilimdir. Kişi, bu ilim vasıtasıyla cümle içerisinde bulunan kelimelerin hangi i‘rab konumuna sahip olduğunu bilmekte ve dolayısıyla fail, mef‘ûl, temyiz vb. ögelerin anlamlarını kavramakta ve eksiksiz bir şekilde aktarmaktadır. Nahiv âlimleri, nahiv ilminin konusu olan i‘rab olgusunu mülahaza etmişler ve bu olgunun, cümlenin bazı cüzlerinin bazı cüzlerine tesir etmesi neticesinde meydana geldiğini ifade etmişlerdir. Onlar tesir eden kelimeyi amil, müteessir olan kelimeyi ma‘mûl ve meydana gelen i‘rab olgusunu da amel kavramlarıyla ifade etmişlerdir. Nahiv ilminin konularına baktığımızda onun, genel olarak merfû‘ât, mansûbât ve mecrûrât olarak üç bölüme ayrıldığını, her üç bölümde de farklı durumları ve birbiriyle olan münasebetleri sebebiyle müstakil bir şekilde ele alınıp tahlil (çözümleme) ve mukayeseye ihtiyaç duyan öğeler bulunduğunu görüyoruz. Bu çalışmada mansûbât bölümünün aslını teşkil eden mef‘ûller ve bu öğeyle yakın münasebet içinde olan münâdâ öğesinin amili konusunda Basra ve Kûfe nahiv ekolleri arasında cereyan eden ihtilaflar ele alınıp tahlil etmeye ve sonrasında bu iki ekolün konu hakkındaki görüşleri arasındaki benzerlik ve farklılıkları ortaya koymak suretiyle bir karşılaştırma yapmaya çalışılmıştır.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call