Abstract

Kültür tarihi içinde, sözlü kültür anlatıları, bilgi ve deneyimin aktarımında öncelikli bir konumdadır. Ancak, politik bir araç olarak ve zorunlulukla devreye giren yazılı geleneğin baskın kültürü karşısında, sözlü kültür devreden çıkmasa da anlam ve işlev değişikliğine uğramıştır. Dahası, sözlü anlatıların, bilimsel araştırma konusu olmasıyla birlikte, araştırmacıların zihninde hâkim olan metinselcilik nedeniyle, anlam değişimi yeni bir boyut daha kazanmıştır. Sözlü kültür anlatıları, metinselciliğin hâkim olduğu toplumlarda, geçmişin kalıntıları ve kültürel miras olarak keyfi, hayali kurmacalar olarak değerlendirilmişlerdir. Öte yandan, sözlü kültürün hâkim olduğu toplumlarda, sözlü anlatılar yerine getirdikleri işlevlerden hareketle, toplumsal bellekte yer etmekte ve toplumsallığın yeniden üretiminde önemli işlevler yerine getirmektedir. Bu nedenle, sözlü anlatıların anlaşılması ve çözümlenmesinde, üretildikleri toplumsallıktan hareket edilmesi gereklilik taşımaktadır. Bu çalışma, yazılı kültür ve sözlü kültür farklılığına ve sözlü anlatıların anlaşılmasında, antropolojik perspektifin önemine odaklanmaktadır.

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call

Disclaimer: All third-party content on this website/platform is and will remain the property of their respective owners and is provided on "as is" basis without any warranties, express or implied. Use of third-party content does not indicate any affiliation, sponsorship with or endorsement by them. Any references to third-party content is to identify the corresponding services and shall be considered fair use under The CopyrightLaw.