Abstract

Geleneksel ataerkil toplumlarda siyasetin rotası çoğunlukla erkekler tarafından çizilmiştir. Beylikten devlete geçiş süreciyle birlikte Osmanlı Devleti’nde de siyaset yapma görevi erkeğe ait olmuştur. Osmanlı tarihine yönelik çözümlemelerde ve görüş bildirilerinde kadın ve siyaset kavramları; harem, entrika, akıl ermeme, kötü gidişat gibi sözcüklerle özdeşleştirilerek, kadının apolitikleştirilmesi gerekçelendirilmiştir. Devletin klasik döneminde şer’î ve örfî kurallar ekseninde biçimlendirilmiş kadının siyasetle ilgilenme alanı siyasi evlilikler ve harem kanalıyla olmuştur. XIX. yüzyılda feminizm ile tanışan az sayıdaki Osmanlı kadını siyaseti zaman zaman toplumsal cinsiyet bağlamında sorgulayıp, katılımcı olmak istemiş zaman zaman da siyasetin kadına uygun olmayacağını belirterek arasına set çekmiştir. Bu noktada Osmanlı basınında dönem yazarları tarafından feminizm tartışmaları yaşanmış ve düşün dünyası tarafından ‘İslam (Müslüman) Feminizmi’ teorisi ortaya atılmıştır. Osmanlı kadını ve düşün dünyası dünyada ivme kazanan feminizmi bu pencereden tanımlamaya ve açıklamaya başlamıştır.Bu çalışmada feminist basamaklarla beraber dönem kadının siyasi dünyaya katılma/katılmama fikri değerlendirilmiş, biyolojik ya da fiziksel gerekçelerle yarımlaştırılan ve siyasi katılımdan yoksun bırakılan Osmanlı kadınının feminizme bakışı irdelenmiştir. Ayrıca Osmanlı kadınının siyasi sahasını belirleyen ve sınırlayan etmenler (aile, din, millet ve modernite vb.) çerçevesinde dönem kadınının siyasileşememesinin ayrıntıları incelenerek, kadının siyasal yaşam limitleri belirlenmiştir.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call