Abstract

Bu çalışmamızda; fethi kabir yapılarak elde edilen kemiklerden Radyolojik inceleme yoluyla cesedin iddia edilen kişiye ait olmadığı tespit edilen bir negatif kimliklendirme vakası sunulmaktadır. 2009 yılında ölen bir kadın kasaba mezarlığına defnedilmiş, bunun ertesi günü aynı kasabadan diğer bir kadın hayatını kaybederek aynı mezarlığın başka bir bölgesine defnedilmiştir. Davacıların iddiasına göre; ölen ablasının mezar yerini unutması nedeniyle davalı tarafından annelerine ait mezarın başındaki taş sökülerek hemen yanındaki boş bir mezara dikilmiş, inceleme konusu mezara da davalının ablasının ismi bulunan mermer bir mezar yaptırılmıştır. Davacılar, annelerinin 2006 yılının sonlarında sağ kalçasındaki kırık nedeniyle ameliyat olduğunu ve protez takıldığını belirterek buna ait tıbbi belgeleri mahkemeye delil olarak sunmuşlardır. Fethi kabir yapılarak çıkarılan ceset üzerindeki makroskopik incelemede proteze rastlanmaması üzerine kemiklerin radyografileri de çekilmiştir. Mezardan çıkarılan kemiklerde herhangi bir protez, ortez vida ya da metal cisim olmadığı, her iki femur başının yerinde olduğu saptanmıştır. Dolayısı ile davacıların iddiasının aksine inceleme konusu mezardaki cesedin annelerine ait olmadığı tespit edildiğinden DNA incelemesine gerek görülmemiştir. Sonuç olarak olgumuz, antemortem ve postmortem radyografilerin karşılaştırılmasının kimliklendirmede ne kadar büyük bir değere sahip olabileceğini ortaya koymaktadır. Bu durum, sağlık kuruluşlarında radyolojik görüntü kayıtlarının olabildiğince uzun süreyle ve güvenli bir biçimde saklanması gerektiğini de göstermektedir.Anahtar Kelimeler: Kimliklendirme; Adli Radyoloji; Kemik Protezi; Fethi Kabir

Highlights

  • According to the information obtained via legal documents, a woman died in 2009, another woman died the day and was buried in the same cemetery

  • Contrary to the claimant's suggestions, the postmortem examination of the exhumed bones excluded the possibility of the bones belonging to their mother

  • Our case indicated that comparison between antemortem and postmortem radiographs has a significant value in identification

Read more

Summary

GİRİŞ ve AMAÇ

Doğal afet, kayıp, cinayet, patlama, gemi veya uçak kazaları, suda boğulma gibi olaylarda hayatını kaybeden kişilerin cesetleri uzun bir süre tabiat ortamında, su içerisinde veya toprak altında kalabilmektedir. İnsan iskeletinin radyolojik olarak kimliklendirilmesi o kişiye ait antemortem ve postmortem radyografilerde mevcut özgül ve benzersiz bulguların birbiriyle eşleştirilmesi esasına dayanmaktadır [2]. Bununla birlikte pozitif radyolojik kimliklendirme için yapılan mukayeselerde antemortem ve postmortem radyografilerdeki anatomik özelliklerin birbirleriyle eşleşmesi bir zorunluluktur [3, 4]. Ölüm öncesi ve sonrasında elde edilen radyografilerin karşılaştırılmasının Adli Tıp'taki değeri anlaşılmış olmakla birlikte kimliklendirmede kullanılan yöntemlerde birlik ve güvenilirlik sağlanması için daha ileri çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır [4, 5]. Çalışmamızda, çok kısa sürede sonuç vermesi ve hiçbir ileri tetkike ihtiyaç bırakmaması nedeniyle ölen kişiye ait antemortem radyografilerin, postmortem radyografiler ile karşılaştırılmasının kimliklendirmede ne kadar büyük bir değere sahip olduğu vurgulanmaktadır

OLGU SUNUMU
TARTIŞMA ve SONUÇ
Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call