Abstract

Münazara gerek Doğu ve Batı edebiyatlarında çok eskiden beri yaygın kullanılan bir edebî tarzın adıdır. Arap, Fars edebiyatında İslamiyet öncesinden beri yer alan münazara üslubu, tercüme yoluyla geçtiği Türk edebiyatını da etkilemiş tercüme eserler telif eserlere kaynak olmuştur. Bu makale klasik Türk edebiyatında -benzeri bulununcaya kadar- tek çiçek münazarası örneği olan Seyyid Şeyh Ahmed Cezbî’nin (1771-1829) Şükûfenâme adlı mesnevisinin neşri ve incelemesi maksadıyla kaleme alınmıştır. Şükûfe-nâme’nin ana teması ilahi aşktır. Dervişleri temsil eden her çiçek gerçek âşık olduğu iddiasıyla rakibi çiçekle tartışır. Eserin karakterleri Bülbül ile Gül, Sümbül, Karanfil, Lale, Hezârân, Nergis, Civanperçem, Reyhan, Menekşe, Buhurumeryem, Şebboy, Hünkârbeğendi, Zerrinkadeh, Şakayık, Hatmi, Saraypatı, Fulya, Çiğdem şeklinde on yedi çiçektir. Eserde birbirini tenkid eden çiçekler, insanın / dervişin kendi nefsini üstün tutmasının sembolüdür. Eserin sahibi Seyyid Şeyh Ahmed Cezbî Efendi, Fatih, Haseki’deki Zıbın-ı Şerif Tekkesi postnişinlerindendir. Çalışmada şairin hayatı, eserleri ve dünya görüşüne dair tespitler yapılmıştır.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call