Abstract

Modernleşme, on yedinci yüzyılda Avrupa’da başlayan, aydınlanma kültürünü ve kapitalizmin hayat tarzını dünyaya yayan toplumsal bir yaşam tarzıdır. Modernleşme ile birlikte başlayan çoğulculuk ve bireyselleşme süreçleri dinî bütünlükte ve kurumlaşmış dindarlıkta bir gevşeme ortaya çıkarmıştır. Modernleşmenin dinin anlam dünyası üzerindeki sarsıcı etkisi tasavvuf hareketlerinin geleneksel yapılarını ve kurumsal kimliklerini zayıflatmış ve fertle devlet arasındaki bu ikincil yapıların sosyal fonksiyonlarını yerine getirme becerilerini zayıflatmıştır. Çalışmada modernleşme sürecinin tasavvuf hareketleri üzerindeki etkisi ve günümüzde bu kültürün taşıyıcılarının kimler olduğu problemine odaklanılmıştır. Çalışmanın amacı, bilinç kalıpları içerici ve davranışları yönlendirici bir paket olarak gelen modernleşme sürecinin geleneksel dinî kurumlar üzerindeki dönüştürücü etkisini anlamaktır. Tarama yöntemiyle elde edilen nitel verilerin Berger ve Luckmann’ın tezleri çerçevesinde ele alındığı bu çalışmada, Cumhuriyet dönemi ile birlikte geleneksel formları aşan, modern kamusal yapılarla uyumlu ve bireyselleşmeyi belli düzeyde hoş gören yeni dinî grupların ortaya çıktığı ve bu grupların günümüzde tasavvuf kültürünün paydaş taşıyıcıları olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call