Abstract

İslâm’ın Afrika ve Endülüs topraklarına intişarıyla birlikte hayatın, dinin iki temel kaynağı olan Kur’ân-ı Kerîm ve Hz. Peygamber’in sünneti üzerine inşa edilmesi için her kesim büyük çaba harcamıştır. Hz. Peygamber’e olan muhabbet çeşitli şekillerde tezahür etmiş; zihinlerde, yüreklerde ve dillerde canlı tutulmasına dair gelenekler ihdâs edilmîştir. Doğu’dan etkilenmeler olsa da Mağrib ve Endülüs’e has merasimler de yapılmıştır. Bu merasimler saraylarda, mescidlerde, konaklarda, ribât ve zâviyelerde zengin katılımla gerçekleştirilmiştir. Bugüne kadar birçok iz kalmış olsa da bu çalışmada daha çok Endülüs ve Mağrib’deki bazı devletlerde yapılan merasimlerle devlet ricâlinin ve halkın Hz. Peygamber’e muhabbetinin simgeleri olarak seçilen mevlid-i nebîde okunan mevlidiyyât; Sahîh-i Buhârî hatimleri ve Mescid-i Nebevî’ye gönderilen mektuplar üzerinde durulacaktır. Mevlidiyyât denilen kasideler sultanların da ilgisi dolayısıyla şairlerin kıymetinin artmasına, edebî meclislerin yaygınlaşmasına, okunan şiirlerin saray duvarlarına inşa edilerek Hz. Peygamber’in hatırasını ölümsüzleştirmeye kadar geliştirilmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’den sonraki kaynağımız olan hadis-i şerîflerin yazıldığı eserler arasında Mağrib ve Endülüs’te de oldukça kıymet bulan Sahîh-i Buhârî hem okunmuş, hem ezberlenilmiş hem de hatmesi için merasim gerçekleştirilmiştir. Kutsal topraklara uzak bölgeler olan bu bölgelerin sultanları ve uleması Hz. Peygamber’e olan özlem ve hasretlerini mektuplara aktarmış ve hacı kafileleriyle birlikte orada okunması amacıyla gönderilmişlerdir. Bu çalışmanın bölgenin siyer anlayışına, Peygamber tasavvuruna katkı sağlayacak çalışmalar için faydalı olacağı düşünülmektedir.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call