Abstract

Milletlerarası eşya taşımalarında en temel modellerden biri karayolu ile eşya taşıması olup, bu alanda geniş ölçekli katılıma sahip milletlerarası bir anlaşmanın yapılması; 1956 tarihli Eşyaların Karayolu İle Uluslararası Nakliyatı İçin Mukavele Sözleşmesi (CMR) ile gerçekleşmiştir. Konvansiyona bugün itibariyle 56 taraf ülke bulunmaktadır. CMR esasında, milletlerarası taşımalarda karşılaşılan hukuki uyuşmazlıklarda uygulanacak hukuku yeknesaklaştırarak, kara taşımalarında hukukî güvenlik ve belirginlik ihdas etmeyi amaçlamaktadır.
 Türkiye, CMR’ye oldukça ileri bir tarih olarak değerlendirilebilecek olan 1995 yılı itibariyle geçerli olmak üzere taraf olmuştur. Buna karşın çok daha eski tarihte taraf olunan diğer milletlerarası anlaşmalara kıyasen; CMR, yargı uygulamasında hızla etkin bir uygulama pratiği kazanmış ve çok sayıdaki Yargıtay içtihadıyla ülkemiz hukukunda pratik olarak uygulanır konuma ulaşmıştır. Nitekim 6102 Türk Ticaret Kanunu’muzun dördüncü kitabında yer alan, ‘taşıma işleri’ başlıklı kısmın oluşturulmasına önemli ölçüde kaynaklık teşkil etmiştir. 
 Genel itibariyle CMR’de düzenlelen sorumluluk, karayolu taşımasında, taşımaya konu eşyanın kaybı yahut hasara uğraması sonucunda zarar doğmuşsa; CMR’de düzenlenen sorumluluktan kurtuluş sebeplerinden istifade olunmadıysa; taşıyıcının sorumluluğunun doğması şeklinde cerayan etmektedir. 
 Çalışmamızın ilk bölümünde CMR’nin uygulama alanına ilişkin bir kapsam çizilecektir. Bu kapsam içinde çalışmanın konusuna giren haller bakımından taşıyıcının sorumlu olması için aranan şartlar ele alınacaktır. İkinci bölümde, zarardan sorumlu olduğu belirlenen taşıyıcının ödemekle yükümlü kılındığı tazminatın hukukî niteliği, hesaplanması, tazminat tutarına getirilen üst sınır ve taşıyıcının sınırlı sorumluluğunu genişleten haller ele alınacaktır.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call