Abstract

Sağlık kuruluşları, kişisel sağlık verilerinin yoğun olarak işlendiği ve muhafaza edildiği yerlerdir. Her muayene ve tedavi esnasında bu veriler yeniden toplanmakta ve işlenmektedir. Bir kişinin ruhsal ve fiziksel sağlığına ilişkin her türlü bilgi kişisel sağlık verisi kapsamında değerlendirilebilir. Bu nedenle, her hastanın muayene ve tedavi sürecinde idare ile paylaşmak zorunda olduğu veriler bulunmaktadır. Bu veriler bireyin sağlık ve cinsel durumuna ait olabileceği gibi sosyo-demografik nitelikte de olabilir. Dijital teknolojinin gelişmesiyle birlikte, kişisel sağlık verilerinin elde edilmesi ve işlenmesi de kolaylaşmıştır. Ancak bu durum aynı zamanda kişisel sağlık verilerinin rahatlıkla ihlal edilmesine yol açmıştır. Hassas veri niteliğinde olan bu bilgilerin korunması Anayasada ve uluslararası düzeyde çeşitli sözleşmelerde temel hak olarak düzenlenmiştir. Bilişim teknolojisinin gelişmesiyle birlikte, kişisel veri güvenliğinin sağlanması ve idare tarafından kapsamlı koruma önlemlerinin alınması gerekmektedir. Aksi takdirde idarenin veya veri sorumlularının kişisel sağlık verilerinin korunmasında hukuki sorumluluğu doğacaktır. Bu derleme makalenin amacı, sağlık kurum ve kuruluşlarında kişisel sağlık verilerinin korunması ve mahremiyetin sağlanmasının önemini ortaya koyarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Danıştay kararları ışığında idarenin hukuki sorumluluğunu açıklamaktır. Ayrıca, idari sağlık faaliyetlerinin yürütülmesi sırasında kişisel sağlık verilerinin korunmasına yönelik öneriler sunulmuştur.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call