Abstract

Cumhuriyet rejimi halkın yönetime katıldığı ve egemenliğin halk tarafından temsil edildiği bir yönetim biçimidir. Cumhuriyet monarşinin tam tersidir. Modern bir yönetim biçimi olan cumhuriyet rejimi demokratik veya otoriter olabilir. Türkiye için cumhuriyet rejimi modern, ulusal bir yönetim olmakla birlikte; bir kimliktir. Birinci Dünya Savaşı konjonktürel olarak, imparatorlukların yerine ulus devletlerin kurulması sonucunu doğurmuştur. Ancak Atatürk önderliğinde gerçekleşen ulusal Kurtuluş Savaşı, halkın hem kendi kaderini tayinini hem de kendi geleceğini kendisinin kurması gerektiğini göstermiştir. Ortak bir çaba, mücadele ve özveri sonucunda kurulan Türkiye Cumhuriyeti için cumhuriyet rejimi salt bir yönetim biçimi değildir. Zira cumhuriyetin nitelikleri hem anayasal bir ilke olarak rejim hakkında bilgi vermekte hem de kendine özgü anlamları içermektedir. Türk Modernleşmesinin rasyonel, laik, halkçı, devletçi, ulusal ve ilerlemeci yönü cumhuriyetin niteliklerini oluşturmuştur. 1937’den günümüze bu nitelikler büyük oranda korunarak anayasalarımızda yer almıştır. Türkiye için Cumhuriyet, insan odaklı, kamusal iyiliği hedefleyen ve toplumun her üyesi tarafından korunması gereken bir miras olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu makalede Cumhuriyet’in kuruluşunda ve kurumsallaşma sürecinde modernleşmenin etkileri ve Cumhuriyete yüklenen anlamların analizini yapmak hedeflenmektedir. Devletin ve Cumhuriyetin nitelikleri çerçevesinde ele alacağım çalışma, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihsel birikimi konusunda da fikir verici olacaktır. Türk Modernleşmesi salt bir modernleşme teorisi değildir, Cumhuriyet ve devletin nitelikleriyle özgündür. Bu nedenle bu çalışmada söz konusu özgünlüğün kesişim noktaları belirlenmeye çalışılacaktır.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call