Abstract

1766’da Karadağ’da kendisinin 1762’de öldürülen Rus Çar’ı III. Petro olduğunu iddia eden bir kişi ortaya çıktı. Bu kişi resmi belgelerde kendisine asla III. Petro demedi ve ismini Küçük Stepan (Scepan Mali-Stepan Malıy) olarak kullandı. Küçük Stepan’ın varlığı başta sınırlarına yakınlığından dolayı Venedik’i tedirgin etti ve harekete geçmesine neden oldu. Venedikliler Nisan 1768 ve Ekim 1768’de Karadağ’a askeri birlikler gönderdi. Stepan dağlara kaçmak zorunda kaldı. Venedikler köyleri işgal edip Küçük Stepan’ı destekleyenleri cezalandırdılar. Osmanlı Devleti de cizyesini ödemediklerinden ve bölgedeki Müslümanlara saldırmalarından dolayı ordularını Karadağ’a gönderdi. Osmanlı Devleti ile 5 Eylül 1768'de yapılan savaşta Küçük Stepan'ın ordusu kuşatıldı ve yenilgiye uğratıldı. Küçük Stepan zor kaçabildi. Rusya, Küçük Stepan’ın sahtekâr olduğunu bildirmek ve Osmanlı Devleti ile başlayan savaşta destek alabilmek için 1768’de Prens Dolgorukov’u Karadağ’a gönderdi. Dolgorukov başlangıçta Küçük Stepan’ı tutuklatsa da sonrasında ondan Osmanlı Devleti’ne karşı mücadelede yararlanmak için serbest bıraktı. Venedik, Osmanlı Devleti ve Rusya’nın müdahalelerine rağmen Küçük Stepan Karadağ’ı yönetmeye devam etti. Küçük Stepan 1770 yılında bir yol yapımını denetlerken barutun erken patlamasından dolayı kör oldu. Brceli manastırından ülkeyi yönetmeye devam etti.
 Ağustos 1773'te Osmanlı Devleti’nin İşkodra Valisinin tuttuğu bir Yunanlı tarafından kaldığı manastırda öldürüldü. Küçük Stepan saltanatının ilk anlarından itibaren, sadece tebaasını ikna etmeye değil, aynı zamanda sert önlemlere de başvurarak, iç çatışmaları sona erdirmeye ve düzeni sağlamaya çalıştı. Sonuç olarak, toplumun barışını ve uyumunu sağlamayı başardı. Karadağ'da ilk kez onun sayesinde yasama ve yargının temelleri atıldı.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call