Abstract

Giriş ve Amaç: Kronik safra yolu hastalıkları hepatositlerde bilirübin ve karaciğerden ekskrete edilen toksinlere daha uzun süre maruziyete neden olarak hepatosit fonksiyonlarını bozmaktadır. Ayrıca karaciğerin primer maligniteleri gibi safra yolu malignitelerinin de fibrotik karakterde olduğunu öne süren yayınlar vardır. Bu bilgiler ışığında kronik ve malign safra yolu tıkanıklığı oluşturan kolestatik hastalıkların, akut ve benign safra yolu tıkanıklığı oluşturan hastalıklara göre karaciğer fonksiyonlarını daha fazla bozduğu ve karaciğer fibrozisini artırdığı düşünülebilir. Çalışmamızda rutin testlerle ölçülebilen ve karaciğer hastalıklarında kullanılan skorlardan; R-faktör, son dönem karaciğer hastalığı modeli/sodyum, albümin-bilirübin skoru, albümin-alkalen fosfataz oranı, aspartat aminotransferaz-trombosit oran indeksi, dört faktörü temel alan fibrozis indeksi (fibrozis-4) ve gama glutamil transpeptidaz-trombosit oranı’ndan hangilerinin malign nedenli kolestaz tanısını koymakta yardımcı bir yöntem olarak kullanılabileceğinin araştırılması hedeflenmiştir. Gereç ve Yöntem: Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Kliniği’nde Temmuz 2019- Temmuz 2021 tarihleri arasında obstrüktif kolestaz tanısı alan hastaların dosyaları retrospektif olarak tarandı. Akut ve benign nedenli kolestaz tanısı alan hastalar Grup 1, kronik ve malign nedenli kolestaz tanılı hastalar Grup 2 olarak sınıflandırıldı. Hastaların ilk başvuru zamanındaki laboratuvar değerleri kullanılarak; R-faktör, son dönem karaciğer hastalığı modeli/sodyum, albümin-bilirübin skoru, albümin-alkalen fosfataz oranı, aspartat aminotransferaz-trombosit oran indeksi, fibrozis-4 indeksi ve gama glutamil transpeptidaz-trombosit oranı skorları hesaplandı, tanıları ile tanı anındaki skorları arasındaki ilişki değerlendirildi. Bulgular: Çalışmaya 116’sı erkek (%57.4), 86’sı kadın (%42.6) toplam 202 hasta dahil edildi. Grup 1’de 92 (%45.5), Grup 2’de 110 (%54.5) hasta yer almaktaydı. Grup 1 ve Grup 2 arasında demografik özellikler açısından anlamlı fark görülmedi. Grup 1’de sık görülen hastalıklar kolanjit, koledokolitiazis ve safra çamuru ile biliyer pankreatit iken Grup 2’de ise pankreas başı karsinomuydu. Değerlendirilen laboratuvar parametrelerinden alkalen fosfataz, total ve direkt bilirübin maligniteye işaret eden en önemli testlerdi (p < 0.001). Karaciğer hastalığı skorlarından R-faktör (p < 0.001), son dönem karaciğer hastalığı modeli/sodyum (p < 0.001) ve albümin-bilirübin skoru (p = 0.023) Grup 2, albümin-alkalen fosfataz oranı (p < 0.001), aspartat aminotransferaz-trombosit oran indeksi (p < 0.001) ve fibrozis-4 indeksi (p < 0.001) Grup 1 lehine anlamlıydı ancak gama glutamil transpeptidaz-trombosit oranı için her iki grup arasında anlamlı fark yoktu (p = 0.242). Tanı konma süreçleri içinde Grup 1’deki hastaların nihai tanıları çoğunlukla ultrasonografi ile konmakta iken (p < 0.001), Grup 2’deki hastalar bilgisayarlı tomografi ile tanı almaktaydı (p < 0.001). Sonuç: Çalışmamız kronik karaciğer hastalıklarında kullanılan skorlardan R-faktör, son dönem karaciğer hastalığı modeli/sodyum ve albümin-bilirübin skoru malign nedenli kolestatik hastalıkların tanısında, albümin-alkalen fosfataz oranı, aspartat aminotransferaz-trombosit oran indeksi ve fibrozis-4 indeksinin benign nedenli kolestatik hastalıkların tanısında yardımcı bir yöntem olarak kullanılabileceğini, gama glutamil transpeptidaz-trombosit oranının ise bu ayırımda kullanılamayacağını göstermektedir. Bu tip öngörücü skorlar, anamnez ve muayene bulguları ile birlikte yorumlanarak hastaların tetkik ve tedavi planlarının daha hızlı sağlanmasını kolaylaştırabilir.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call