Abstract

İlias ve Odüsseia adlı destanların ozanı Homeros, Osmanlı Türkçesi ve Türkçe kaynaklarda “server-i şuarâ, şairlerin en büyüğü/başı, şiir sanatının babası, Anadolulu şair, İyonyalı şair” olarak anılmaktadır. 1885/1886 yılında Naim Fraşeri'nin (ö.1900) Yunanca aslından yaptığı ilk tamamlanmamış Homeros çevirisi ile Türkler İlias’ı Osmanlı Türkçesi üzerinden okuma imkânı bulmuştur. Ancak Türklerin Homeros destanlarının temalarına ve kahramanlarına yabancı olmadıkları bilinmektedir. 1815 tarihinde F. von Diez’in Denkwürdigkeiten von Asien adlı eserinde Tepegöz ile Odüsseia destanındaki Polyphemos adlı kyklopu karşılaştırmasıyla Homeros destanları ile Dede Korkut destanları arasındaki benzerlikler ve erken tarihsel ilişkiler tartışılmaya başlamıştır. Fatih Sultan Mehmet'in (ö. 886/1481) 1462'deki Troia ziyareti ve Topkapı sarayında 1463’e tarihlenen Johannes Dokeianos’un istinsah ettiği İlias nüshası Sultanın ve Osmanlı saray çevresinin Yunan edebiyatına ve Homeros’a ilgisinin en önemli göstergesi olarak değerlendirilmiştir. Kâtib Çelebi’nin (ö. 1067/1657) Cihannümâ zeylinde, Hezarfen Hüseyin Efendi’nin (ö. 1103/1691) ve Münec-cimbaşı Ahmed Dede’nin (ö. 1113/1702) eserlerinde Truva anlatılarına yer vermeleri Osmanlı âlimlerinin İslam dışı büyük edebiyat temaları ve mitlerinden haberdar olduklarının göstergesidir. 1839, 1856 ve 1860 yıllarında yapılan reformlarla Osmanlı İmparatorluğu’nun yüzünü Batı'ya dönmesi ile özellikle Yunan, Roma klasikleri ve dünya edebiyatından çeviriler teşvik edilmiştir. Yusuf Kâmil Paşa'nın (ö. 1876) 1862 yılında Terceme-i Telemak başlığı ile Fénelon’dan yaptığı çeviri ile Türkler dolaylı yoldan da olsa Homeros ile bir kez daha karşılaşmıştır. Heinrich Schliemann'ın (ö. 1890) 1873 yılında Homeros'un Troia'sı ile birlikte Priamos'un hazinelerini de bulduğunu sandığı kazılar Osmanlı'da Homeros destanlarına olan ilgiyi canlandırmıştır. 19. yüzyılın sonlarına doğru, giderek artan sayıda Osmanlı aydını ve edebiyatçısı Homeros destanlarıyla ilgilenmeye başlamıştır. Makalemizde öncelikle Homeros ve destanlarına erken Osmanlı ilgisi ince-lenecek ardından 19. yy.’ın sonundan 20. yy.’ın başına kadar Osmanlıca ve Türkçe kaynaklarda Homeros ve eserlerinin nasıl ele alındığı incelenecektir. 1863 tarihinden Homeros’tan ilk tam Türkçe tercümenin yapıldığı 1940 tarihine kadar dergi, mecmua ve gazete gibi süreli yayınlarda, Yunan edebiyatı ve tarihi hakkındaki eserlerde ve ilk Türkçe tercümelerin girişlerinde Homeros’un doğum tarihi, doğum yeri, seya-hatleri, İlias ve Odüsseia destanlarının nasıl ele alındığı incelenmiştir. Homeros kaynaklarda zaman zaman gerçek zaman zaman da efsanevî bir şair olarak tanıtılmakta, doğduğu yere nispetle milaszâde, mélésigéne ve kör manasına gelen Homeros olarak anılmaktadır. Homeros, Yunan şairleri, tragedya ve komedya yazarlarının öncüsü; Roma ve Avrupa’daki şairlerin en önemli kaynağı olarak gösterilmektedir. Homeros İran’ın millî destanı Şâhnâme’nin müellifi Firdevsî ve şair Nizâmî ile karşılaştırılmış, Aristoteles’in hocalık yaptığı Büyük İskender’in hayranlık duyduğu bir şair olarak tasvir edilmiştir. Meles, Salamis, Rodos, Kolofon, Argos, Atina şehirleri özellikle İzmir/Smyrne Homeros’un doğum yeri olarak kabul edilmiştir. Homeros’un doğum tarihi Truva savaşı ve Herodot'un doğum tarihi esas alınarak yaklaşık M.Ö. 900 senesi olarak belirlenmiştir. Tyrsenia, İberya, İthaka, Kolofon, Kyme, Neonteikhos, Foça, İos, Hellas, Samos, Kios isimli şehirler Homeros’un seyahat ettiği şehirler olarak anılmaktadır.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call