Abstract

Hanefî hukuk literatürünün özellikle borçlar hukukuyla ilgili bölümleri incelendiğinde, akde veya borç ilişkisine konu olan malın tayinle taayyüne elverişli olup olmamasına, mübâdele türlerinin meşruiyet koşullarından hukukî sorumluluk ilkelerine kadar, birçok düzenleme bakımından şekillendirici bir ölçüt işlevi yüklendiği görülmektedir. Sözü edilen işlevi sebebiyle bu çalışmada taayyün olgusu, Hanefî düşünceyi kendine özgü kılan en temel çerçevesiyle araştırma konusu edilmiştir. Taayyün olgusunun Hanefî düşüncedeki yeri ve işlevinin kavranabilmesi bakımından üç husus öne çıkmaktadır ki bu hususlar aynı zamanda çalışmanın kapsamını belirlemektedir. Onlardan ilki, para türünden olan mal-para türünden olmayan mal ve mislî mal-kıyemî mal ayrımlarıyla taayyün olgusu arasında ne tür bir ilişki bulunduğu; ikincisi, taayyün olgusu ile tayin ve kabz arasında ne tür ilişki bir olduğu; üçüncüsü de belli bir mal türünün tayinle taayyüne elverişli olup olmamasının hukukî düzenlemeler bakımından hangi yönüyle şekillendirici bir işlev gördüğüdür. Sözü edilen hususların belli örnekler üzerinden ele alınması, Hanefî düşüncede, akde veya borç ilişkisine konu olan mallar bakımından tayin ve kabz ile taayyün arasında ne tür bir ilişki kurulduğu ve hangi gerekçeyle muayyenliğin esas alındığı sorularına cevap bulmamızı mümkün kılacaktır. Esasen çalışmanın amacı da budur. Dolayısıyla söz konusu sorulara ilişkin cevapların, borçlar hukukuna ilişkin düzenlemeler bakımından kendine özgü yönüyle Hanefî düşüncenin kavranmasına imkân vermesi, bu çalışmayı önemli kılmaktadır. Akde veya borç ilişkisine konu olan mallar bakımından muayyenliğin esas alınması, Hanefî düşüncede, akitlerin hukukî varlık ve meşruiyet koşulları ile hükümleri arasındaki ilişkinin farklı şekilde kurgulanması sonucunu doğurmuştur. Diğer hukuk ekollerinden farklı olarak Hanefî düşüncede, akdin hukukî varlık ve meşruiyeti ile muayyenlik arasında, akdin hükmü/sonucu ile de kabz arasında bir ilişki kurulmuştur. Bunun dışında kimi malların tayinle taayyün etmemesinin, akdin hükümlerinin açığa çıkmasını daha fazla garanti eden bir durum olarak görülmesi, taayyün olgusunun Hanefî düşünce bakımından bir diğer önemli sonucudur.

Full Text
Paper version not known

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call