Abstract

Yazı dilleri fonetik alfabenin gelişmesiyle kurulmaya başlamıştır. Çeşitli dillere uyarlanan fonetik alfabe, uygulandığı dillerin seslerini göstermekte yetersiz kalmış ve konuyla ilgili yazı-fonoloji sorunları o çağlardan günümüze dek tartışılmıştır. Türk dilinin tarihî alfabeleri ve bu alfabelerle yazılmış metinlerde de yazım sorunları görülmüştür. Bu alfabelerden ilki olan Köktürk alfabesinde Türkçenin fonetik sistemi belli oranda gösterilmiştir. 8. yüzyılda Maniheist-Budist uygarlık çevresine dâhil olan Uygurlar, Soğd esaslı yazıyı kabul etmişlerdir. Bu alfabe Türkçenin seslerini göstermede yetersiz kalmıştır. 9. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Arap alfabesiyle yazılmaya başlayan Karahanlı lehçesi metinleri Uygur yazım sistemine adapte edilmiştir. Bu yazım sorunları, Anadolu’da Oğuzcanın kurulup gelişmeye başladığı 13-15. yüzyıllar arasında önemli bir mesele olarak karşımıza çıkar. Bu yazı dili ilk dönemlerde Hazar ötesindeki Türk yazı geleneklerinden beslenmiştir. Bu dönem metinlerinde /ç/, /p/, /t/ ve /ñ/ ünsüzlerinin yazımında ikili yazımlara rastlanmaktadır. Yazım farklılıklarının temel sebebi alfabe kaynaklıdır. Dilde sabit olan fonemlerin aynı metinlerde farklı harflerle gösterilmesi, burada fonetikten çok yazımı ilgilendiren bir sorundur. Bu sorun, harflerin sesleri karşılamamasıyla ilgilidir. Alfabe ve yazım dilin fonetiğiyle ilgili değildir. Bu yüzden Eski Oğuz lehçesiyle yazılmış bu metinlerin sesletiminde (telaffuz) Oğuz yazı dilleri ve ağızlarındaki Oğuzca şekiller esas alınmalıdır.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call