Abstract

Türkiye’nin AB ile 1964 yılında imzaladığı Ankara Anlaşması ile başlayan serüveni, günümüze kadar çalkantılı geçmiştir. Aday ülke konumunda olan Türkiye açısından 54 yıllık bekleyişin dikkat çekici dönüm noktalarından birisi ise GB’ne katılmasıdır. Türkiye bu yönüyle birliğin üye olmadan iktisadi bütünleşmesine dâhil olan ve iktisadi kararlarında AB’yi dikkate alması gereken tek ülkedir. 1980 yılına kadar kapalı ekonomik modeli uygulayan Türkiye, 24 Ocak kararları ile serbest piyasa ekonomisine hızlı bir geçiş yapmıştır. Bu çalışmada, Türkiye’nin Birlik ile ilişkileri ve Gümrük Birliği Anlaşmasının 2005 yılı ve sonrası Türkiye ödemeler bilançosuna etkileri incelenmiştir. Türkiye’nin 2005-2018 döneminde ithalatı 10,9 kat, ihracatı 11,4 kat, dış ticaret açığı 10,2 kat ve cari denge açığı ise 30,6 katı artış göstermiştir. Benzer şekilde, Türkiye’ye gelen Doğrudan Yabancı Yatırımların içinde Avrupa Birliği’nin payı %78’den %62’ye gerilemiştir. Sonuç olarak, GB anlaşmasının Türkiye ödemeler bilançosu üzerinde olumlu etkileri olmadığı görülmüştür. Türkiye’nin bu durumdan çıkabilmesi ve GB anlaşmasından doğan haklarını avantaja çevirmesi gerekmektedir. Bunu da gerçekleştirmek için üretime dayalı bir ekonomik modele geçilmesinde fayda olduğu görülmektedir.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call