Abstract

Yüksek oranda yağ, yeterli miktarda protein ve düşük karbonhidrat içeren ve açlıkta olduğu gibi vücudu glukoz yerine başlıca yağlardan enerji sağlayacak şekilde yönlendiren ketojenik diyet, geçmişten günümüze ilaca dirençli epilepsi hastalarının tedavisinde ilk akla gelen tedavi seçeneğidir. İlk olarak 1920’li yılların başında ‘klasik ketojenik diyet’ ile başlayan geleneksel KD tedavisini, diyetin yeni etki mekanizmalarının keşfedilmesi ile birlikte 2000’li yılların başından itibaren ortaya çıkan ve daha az kısıtlama yapılan alternatif KD’ler izlemiştir. Alternatif diyetler çoğunlukla diyete uyumun azaldığı adölesan (12-18 yaş) dönemde tercih edilse de, ciddi davranış sorunları olan ve diyetten fayda görmesine rağmen diyete uyumun azalması nedeniyle nöbet kontrolü sağlanamayan daha küçük yaştaki çocuklarda da göz önünde bulundurulması gerekebilir. Bu alternatif KD’lerden birisi olan düşük glisemik indeks tedavisi (LGIT) kan glukoz düzeylerini minimal ve stabil düzeyde tutmayı amaçlar ve bu şekilde epileptik nöbetler kontrol altına alınır. LGIT, klasik KD’e oranla daha fazla karbonhidrat (enerjinin yaklaşık %10’u, günde 40-60 g/gün düşük glisemik indeksli karbonhidratlar) ve protein (enerjinin %25’i) alımına, dolayısı ile daha fazla besin tüketimine olanak sağlar. Bu olgu sunumunda, preadölesan dönemde olan ve hafif nöbet bulguları, şiddetli elektroansefalogram (EEG) bozukluğu ve davranış bozuklukları ile izlenen bir vakada, klasik KD uygulamasındaki zorluklar ve LGIT diyetine geçişin tedavinin etkinliği üzerindeki etkileri tartışılmıştır.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call