Abstract

Dijitalleşme, modern bireyin ve gündelik yaşamın büyük oranda, diyalektik unsurlarını potasında eritmektedir. Geleneksel toplumlardan modern toplumlara geçişin beraberinde getirdiği Bauman’ın ifadesiyle “akışkanlık ve müphemlik”, dijitalleşmenin de etkisiyle geleneğin katı ve yerleşik formlarını yerinden etmiştir. Örneğin ontolojik zaman kavramı yerini Castells’in deyimiyle “zamansız zaman” kavramına, yerleşik-somut mekân algısı ise yerini “boyutsuz mekân” veya “siber-mekân” anlayışına bırakmıştır. Bireyin gündelik yaşamında belirleyici bir unsur olan kimlik de bütünlükçü ve tutarlı yapısından soyutlanarak “atomlaşmıştır”. Bu değerler artık anlık ve geçici olanın göstergesel temsilleridir. İnsan canlılığının alamet-i farikası olan beden ise, hem dijitalde konumlanan hem de dijitalin konumlandığı bir boşluğu ya da müphemliği ifade etmektedir. Zaman, mekân, kimlik ve bedende gerçekleşen dönüşümlerle iletişimin de niceliği ve niteliği değişmiş, dönüşmüştür. Gündelik hayatın “burada ve şimdi”ye dayalı gerçekliğinden, hiyerarşisinden ve yüz-yüzeliğinden sıyrılan iletişim, ya doğrudan Baudrillard’ın deyimiyle “hipergerçek” siber-uzama taşınmıştır ya da dijital aygıtlar aracılığıyla sağlanır. Dijital kültürün, tüm taşınabilir/mobil, sabit ve giyilebilir teknolojileri gündelik yaşamın unsurlarında kendini görünür kılar, bu görünürlük hem somut formasyonların yerine getirilmesinde hem de sosyo-zihinsel aktivitelerde belirgindir. Bu çalışma, artık müstakil değerleri ifade etmeyen zaman, mekân, kimlik, benlik ve iletişim olgularının gündelik hayatın dijitalleşmesiyle uğradıkları dönüşümü ele almaktadır. Enformasyona dayalı ağlar gündelik hayatı örgütlü bir sisteme çevirmiş, bireyler, içinde konumlandıkları devasa ağda, özne-nesne paradigmasından, nesne-nesne paradigmasına doğru, dijitalin seyrinde bir yol kat etmektedir.

Full Text
Paper version not known

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call