Abstract
Gebelik dönemi kadın yaşamında fizyolojik, ruhsal ve sosyal değişimlerin yaşandığı bir dönemdir. Gebelik dönemi ve sonrasındaki bu değişimler çeşitli ruhsal hastalıklara sebep olabilmektedir. Bu hastalıklardan doğum sonrası depresyon perinatal dönemde sık görülmektedir. Doğum sonrası depresyon anne ve bebek için önemli bir morbidite ve mortalite sebebidir. Peripartum başlangıçlı bir major depresif epizod hamilelikte ve ya doğum sonrası 4 haftaya kadar ortaya çıktığında doğum sonrası depresyon olarak tanımlanmaktadır. Sıklığı son derece yüksektir. Etyolojisinde biyolojik, psikolojik ve sosyokültürel faktörlerin etkili olduğu bildirilmektedir. Çökkünlük, anhedoni, suçluluk düşünceleri, sinirlilik, konsantrasyon bozukluğu, psikomotor ajitasyon, psikomotor retardasyon, uyku düzensizliği, iştah ve kilo değişiklikleri gibi major depresyon semptomları ile prezante olur. Tedavisinde ise bir çok farklı seçenek bulunmaktadır. Bu seçeneklerin çoğu major depresyon tedavisinden uyarlanmıştır. Tedavide serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI), serotonin noradrenalin geri alım inhibitörleri (SNRI), trisiklik antidepresanlar, östradiol, progesteron, psikoterapiler, elektronvulsiv terapi ve brexanolone kullanılabilmektedir. Brexanolone doğum sonrası depresyon tedavisinde umut vaat eden yeni bir ilaçtır. Doğum sonrası depresyona özel endikasyon almış tek tedavidir. Bu derleme çalışması, güncel veriler ışığında doğum sonrası depresyonun etyoloji, tanı ve tedavisindeki yeni gelişmeleri incelemeyi amaçlamaktadır.
Highlights
Doğum sonrası depresyon sık görülen bir hastalık olmasına rağmen tanımlamalarda farklılıklar bulunmaktadır
This review aims to investigate the recent developments in the etiology, diagnosis and treatment of postpartum depression in the light of current data
Meltzer-Brody S, Colquhoun H, Riesenberg R, et al Brexanolone injection in post-partum depression: two multicentre, double blind, randomised, placebo-controlled, phase 3 trials
Summary
Gebenin sosyal destek sistemleri ile gebelik depresyonu arasında sıkı bir ilişki bulunmaktadır. Bir çalışmada özsaygısı düşük olan, anksiyete yaşayan, sosyal desteği az ya da hiç olmayan, sürekli olumsuz yönde düşünme eğilimi olan, yaşamında büyük bir travma yaşamış, geçmişinde şiddet gören kadınlarda gebelik depresyonu riski yüksek saptanmıştır. Aynı çalışmada ilk ebeveyn olma stresi ile gebelik depresyonu arasında da anlamlı bir ilişki bulunmuştur [24]. İstenmeyen gebelik ve erken yaşta gebe kalma ile depresyon arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki bildirilmiştir. Gebenin geçmişteki gebelik öyküsü ve gebelikte yaşadığı duygusal ve fiziksel sorunlar gebelik depresyonu için risk faktörleridir. Gebenin geçmişinde depresyon öyküsünün olması, gebeliğine yönelik olumsuz duygular, geçmişinde psikiyatrik hastalıkların varlığı gibi nedenler gebelik depresyonunu etkileyen diğer risk faktörleridir. Stres, kronik hastalıklar, enfeksiyonlar, oral kontraseptif kullanma gebelik sonrası depresyon için çevresel risk faktörleridir. Genetik faktörlerle ilgili veriler net olmamakla birlikte doğum sonrası depresyonun yaklaşık %50’sinin genetik faktörlerle ilişkisinin olduğu ileri sürülmektedir [25]
Talk to us
Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have
Disclaimer: All third-party content on this website/platform is and will remain the property of their respective owners and is provided on "as is" basis without any warranties, express or implied. Use of third-party content does not indicate any affiliation, sponsorship with or endorsement by them. Any references to third-party content is to identify the corresponding services and shall be considered fair use under The CopyrightLaw.