Abstract

İcmâ başlangıçta dinî bir müessese olarak doğmuştur. Fıkıh usulü kitaplarında icmâ (ittifak) dinî konularda olur kaydı sürekli geçer. Mutezileden Nazzam icmâ’ın siyasî olarak icat edildiğini iddia eder. Onun görüşüne katılmasak da icmâ’ın zaman zaman siyasî ve mezhepsel amaçlarla da kullanıldığına rastlanmaktadır. Başta Ebu Ya’la el-Ferra’nın el-Udde adlı usul kitabında ve Serahsî’nin Usul’ünde icmâ bahsinde Ebu Bekir’in halife seçiminde icmâ olduğundan söz edilmektedir. Halife seçimi aslında siyasî bir konudur, fakat dinî bir konu haline getirilmiştir, daha çok da kelam kitaplarının sonunda imamet bölümünde tartışılmıştır. Ancak Cüveynî İrşad adlı kelam kitabının imamet bölümünün başında bu konunun usul-i dinden olmadığını itiraf etmiştir ama alışılageldiği için o da imamet konusunu tartışmıştır.Ehl-i sünnet kabul edilen fıkıh usulcülerinin usul kitaplarında Ehl-i bidat denen mezhepler özellikle Hariciler icmâ’ın dışında tutulmuştur. Bunu sadece Ehl-i sünnet usulcüleri değil bazı Mutezile usulcüleri de yapmıştır. Böylece icmâ’ın siyasî ve mezhebî olarak kullanılmasıyla bazı muhalif siyasî gruplar yerilmiş, bazı muhalif mezhepler itibarsızlaştırılmaya çalışılmıştır. Bu çalışma icmâ’ın siyasî ve mezhebi kullanımını tarafsız olarak tespit etmektedir. Zira icmâ’ya dahil edilmeyen veya icmâ için görüşleri itibara alınmayan ve ehl-i bidat diye kınanan mezhepler de toplumda çoğunluğu elde etseydi büyük bir ihtimalle onlar da icmâ’yı muhaliflerine karşı kullanacaktı. Nitekim Haricilerin daha ileri giderek kendilerinden olmayanları açıkça tekfir ettiği bilinmektedir. İçtihadî meselelerde tüm ümmetin icmâ’sı azdır; genelde çoğunluğun ittifakına icmâ denmiştir. Fiilî durum budur. Tarihî bir realitedir ki az da olsa Ebu Bekir’in halife seçiminde de muhalifler vardı.İcmâ’ın çağımızdaki durumuna gelince, dağınık ve kalabalık İslam coğrafyasında icmâ edecek bütün müçtehitleri tespit kolay olmasa da icmâ’ın imkânından bahseden ve bunun gerçekleşmesi için önerilerde bulunan Müslüman düşünürler ve fıkıh usulcüleri vardır. Çalışmalarını 20.asrın başlarında da sürdüren Muhammed Abduh ve Reşid Rıza gibi İslam düşünürleri icmâ’ın nasıl işlevsel hale geleceği hususunda imal-i fikirde bulunmuşlardır. Fıkıh usulü kitabı sahibi Abdulvahhab Hallaf ve Abdülkerim Zeydan icmâ’ın imkânı için öneriler yapmışlardır. Bunların yaptıkları önerilerin siyasete taalluk eden yönleri de vardır. Bunların yanı sıra kelimenin tam anlamıyla icmâ olmasa da veya usuldeki icmâ tanımına tam uymasa da İslam dünyasında yer yer icmâ havasında toplantılar yapılmaktadır. Bunlar icmâ fikrinin çağımızda hala önemini koruduğunu göstermektedir. Diğer bir ifadeyle icmâ, üzerine ilgi çekmeye devam etmektedir. Biz bu konuda durum tespiti yaparak icmâ’ın siyasî ve mezhebî yönüne dikkat çektik. Bu bağlamda icmâ’ın dışa karşı stratejik yönü de vardır.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call