Abstract

İslâm ilim geleneğinin gelişim ve dönüşümünün anlaşılmasında ilmî hayatın işleyişini doğrudan ele alan ya da bu alana temas eden metinler son derece önemlidir. İslâmî ilimlerin teşekkül süreçlerini tamamlamalarından sonra sayıları artmaya başlayan bu türden telifâtın özellikle medreselerin ortaya çıkışıyla yeni bir ivme kazandığı dikkati çeker. Ulemadan bazı isimler gerek talebelik gerekse hocalık yıllarını kayıt altına alarak kendi tecrübelerini gelecek nesillere aktarmak istemiştir. Bu isimlerden biri de ilmî hayatını büyük ölçüde Eyyûbî ve Memlük hâkimiyetindeki Dımaşk’ta geçiren ve bu süreçte çeşitli müesseselerde ilmî mansıplar edinen Nevevî’dir. Nevevî, el-Mecmû‘ şerhu’l-Mühezzeb adlı eserinin mukaddimesinde hem talebe ve hoca olarak ilmî kariyeri boyunca edindiği tecrübelerini hem de kendisinden önceki ulemanın konu hakkındaki bazı görüşlerini zikretmiştir. Nevevî’nin bu açıdan konu hakkında kendisinden önceki gelenekten etkilendiği gibi kendisinden sonraki müellifleri de etkilediği dikkat çekmektedir. Bu makalede Nevevî’nin görüşleri genel olarak dört ana başlıkta derlenmiştir. İlimle meşgul olmanın öneminin ele alındığı ilk kısımda Nevevî’nin ilmi en yüce meşguliyet olarak değerlendirmesi üzerinde durulmuştur. Nevevî’ye göre ilimle meşgul olmak bir ibadettir ve kişinin sadece kendisine değil bütün Müslümanlara fayda sağlaması bakımından diğer pek çok ibadetten de daha üstündür. Bununla birlikte bir ibadet olarak ilmin sahibine bir fayda sağlamasının olmazsa olmaz şartı ilmin yalnızca Allah rızasını elde etmek için tahsil edilmesi ve öğretilmesidir. Başta medreselerdekiler olmak üzere ulema için sayısız mansıbın ortaya çıktığı ve bu mansıpların elde edilebilmesi için çeşitli faktörlerin etkili olduğu bir dönemde yaşayan Nevevî’nin ilimle Allah rızası dışında bir gaye ile meşgul olunmaması gerektiğine dair ifadeleri bu bakımdan dikkat çekicidir. Nevevî daha sonra önce hocanın daha sonra ise talebenin ilmî faaliyetlerinin her safhasında sahip olmaları gereken âdâb ve ahlâkı ele alır. Onun anlatımından hocanın her hâliyle örnek bir Müslüman olması gerektiği anlaşılmaktadır. Hoca, manevi açıdan güzel ahlakla bezenmiş bir mümin olması gerekirken temizliği, düzeni, insanlarla ilişkisi gibi dünyevi işlerinde de örnek bir şahsiyet olmalıdır. Nevevî’ye göre hoca hoş karşılanmayacak davranışlarla ilmin şerefini yere düşürmemelidir. İlim öğrenme konusunda azmini hiç yitirmemeli, ilmini saklamamalı ve ancak ehil bir kimse olduğunda eser telif etmeye girişmelidir. Diğer taraftan ise talebesine karşı bir baba şefkatiyle yaklaşmalı, onu hem ilmi açıdan hem de ahlaki açıdan eğitmeye kendisini adamalıdır. Hoca talebenin ilim tahsiline hangi ilimlerden başlaması gerektiğine dair bir plan çıkarırken, hangi konuları hangi sırayla öğrenmesi gerektiğini de belirlemedir. Talebeye anlayabileceği şekilde yaklaşmalı, talebenin idrakine en kısa şekilde ulaşabileceği yolu keşfetmelidir. Nevevî bunun için hocanın ders sırasında oturduğu yerden ders ortamına, ders işleme usulünden talebeye yaklaşımına kadar birçok hususun önemine işaret eder. Nevevî’ye göre talebe ilme düşkün olmalıdır. Ayrıca ilim tahsili süresince karşılaşacağı türlü zorluklara karşı da hazırlıklı ve sabırlı olması gerekir. Talebe yemesine, içmesine, uykusuna kadar disiplinli bir hayat yaşamalı, dersini günün hangi zamanında ve nasıl çalışması gerektiğine dair bir bilince sahip olmalıdır. Nevevî bir talebenin ilmin basamaklarını tırmanışında hocası ile ilişkisine büyük önem verir. Bir ilmi ya da kitabı tek başına öğrenmeye çalışmanın son derece yanlış olduğuna ve bunun kişiyi birçok hataya düşürebileceğine vurgu yapan Nevevî, bu noktada hocanın ilim tahsilindeki merkezi rolüne işaret etmektedir. Ona göre ilmî hayatın temelini oluşturan hoca-talebe ilişkisi netice itibarıyla talebenin hayatının her noktasına etki edecek niteliktedir. Bu bakımdan talebe, hocasının ilmî birikim ve tecrübelerinden istifade ederken bir ölçüde onun ahlakını da benimsemektedir. Nevevî’ye göre hoca ve talebe arasındaki bu ilişki tarafların birbirlerine karşı hak ve sorumluluklarının olduğu bir zemine oturmaktadır. Ayrıca talebe kendisi gibi ilim tahsil etmek üzere hocadan ders alan bir halkanın üyesidir ve hem ders sırasında hem de ders dışında halkada yer alan diğer talebelere karşı yerine getirmesi gereken bazı sorumlulukları vardır. Talebe halka içerisinde bir taraftan ilim tahsil ederken diğer taraftan ise ileriki yıllarda talebeler yetiştiren bir hoca olmanın ilk deneyimlerini bu halkada yaşamaktadır. Bu noktada Nevevî’nin bir ders halkasının nasıl olması gerektiğine dair sunduğu canlı tasvirler dikkat çekicidir. Son kısımda ise hocanın ve talebenin, ilmi faaliyetin en önemli araçlarından biri olarak “kitap” üzerinden ilim çevresiyle geliştirdikleri ilişki üzerinde durulmuştur. Bu açıdan Nevevî’nin hoca ve talebe âdâbına dair anlattıkları bir taraftan kendi dönemindeki ilmî hayatın işleyişini anlamaya, diğer taraftan ise daha geniş manada İslâm ilim geleneğinin pratik işleyişine dair genel bir tasavvurun oluşumuna katkı sağlamaktadır.

Full Text
Paper version not known

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call

Disclaimer: All third-party content on this website/platform is and will remain the property of their respective owners and is provided on "as is" basis without any warranties, express or implied. Use of third-party content does not indicate any affiliation, sponsorship with or endorsement by them. Any references to third-party content is to identify the corresponding services and shall be considered fair use under The CopyrightLaw.