Abstract

Besteci-viyolonselci geleneği, enstrümanın gelişimini tamamlamasına yakın ortaya çıkan müzikal arayışlara paralel, müzisyenin kendi keşfetmesini gerektiren bir yolculuğun neticesinde, 18.yy.’da şekillenmeye başlamıştır. Gamba gibi öncü enstrümanların, gelişen müzikal dil içindeki sınırlılığı da viyolonselin tercih edilmesinin önünü açmıştır. Önceleri, müzikal form anlayışı içinde, gamba etkisinde görünen yazı, kemanın solistik kapasitesinin daha erken keşfi sayesinde kendini aşma ihtiyacı duyurmuştur. Bu ihtiyacı karşılayacak olanlar ise viyolonsel için teknik ve müzikal becerinin karşılığı olacak yapıtlar besteleyen besteci-viyolonselciler olmuştur. İtalya, Fransa ve Almanya’da bu geleneğin en önemli isimleri ortaya çıkmış ve ertesi yüzyılda viyolonselin gerçek bir solistik enstrüman olarak konumlanmasını sağlamışlardır. 19.yy.’ın sonlarına doğru, -büyük besteciler çağında- bu yapıtların sanatsal değeri yetersiz görünerek günümüzde sadece metodolojik amaçlı olanları müfredatta yer alabilmiştir.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call