Abstract

Mâtürîdî’nin Te’vîlâtü’l-Kur’ân adlı eseri, dirayet ağırlıklı bir tefsir olarak temayüz etmesine rağmen hicrî ilk üç asırda telif edilen tefsirlerden önemli miktarda görüş ve düşünce ihtiva eder. Mâtürîdî’nin aynı zamanda başvuru kaynakları olan bu müktesebatın bir kısmı, Taberî ve İbn Ebî Hâtim gibi tefsirlerin kaynakları ile mukayese edildiğinde onlardan daha özgün olmaktadır. Onun naklettiği bazı tefsir bilgileri başka kaynaklarda yer almaz. Te’vîlâtü’l-Kur’ân’ın kendisiyle aynı dönemdeki ve kendisinden önceki tefsirlerle karşılaştırmalı olarak incelenmesi tefsirin özgün kaynaklarının tespitine imkân sağlamaktadır. Bu durum Mâverâünnehir bölgesindeki ilmî gelenek ve orada tedavülde olan eserlerin, dönemin Bağdat, Basra ve Kûfe gibi önemli ilim merkezlerindeki ilmî ortamdan belli noktalarda farklılaşmasına bağlanabilir. 
 Te’vîlâtü’l-Kur’ân’da çok sayıda görüşü nakledilen âlimlerden biri Ebû Muâz en-Nahvî’dir (öl. 211/826). Kendisi Merv’li olup müfessir, dilci, kârî ve râvî olarak tanınmaktadır. Ebû Hanîfe, Abdullâh b. Mübârek ve Ubeyd b. Süleymân’dan rivayette bulunmuş ve sika raviler arasında zikredilmiştir. Tespit edebildiğimiz kadarıyla Ebû Muâz’ın tefsir ve kıraat alanında 140 civarındaki görüşü, -çoğu tefsir eseri olmak üzere- çeşitli kaynaklarda günümüze ulaşmıştır. Bunların yarısı sadece Te’vîlâtü’l-Kur’ân’da yer almaktadır. Bu da Mâtürîdî’nin tefsirini ilk üç asrın tefsir malumatının tespitinde özel bir konuma yerleştirmektedir. Bu münasebetle çalışmamızda Ebû Muâz’ın, Mâtürîdî’nin Te’vîlâtü’l-Kur’ân’ında nakledilen tefsir ve kıraatle ilgili görüşleri incelenmiştir. Çalışmada Te’vîlâtü’l-Kur’ân’ın ilk üç asrın tefsir birikiminin geleceğe aktarımına katkısı vurgulanarak hem Mâtürîdî hem de Ebû Muâz özelinde tefsir tarihi araştırmalarına katkı sağlamak amaçlanmaktadır. Ebû Muâz’a Te’vîlâtü’l-Kur’ân’da nispet edilen görüşler henüz müstakil bir araştırmaya konu olmamıştır. Nitel bir araştırma olan bu makalede dokümantasyon analizi yöntemi takip edilmekte, ilgili eserler tasvirî bir yöntemle karşılaştırmalı olarak incelenmektedir.
 Ebû Muâz’ın Te’vîlât’ta nakledilen beyanları ekseriyetle dilbilimsel tefsir ve kıraatle ilgilidir. Bu durum onun günümüze ulaşmayan Meâni’l-Kur’ân ve Kitâbü’l-Kırâât adlı eserlerinin varlığına dair bilgileri de teyit etmektedir. Zira İbnü’n-Nedîm onun bir Meâni’l-Kur’ân telif ettiğini belirtirken, Kâtib Çelebi de Kitâbü’l-Kırâât isimli bir eserinden bahsetmiştir. Ne var ki bugünkü tespitlerimize göre bu eserler elimizde mevcut değildir. 
 Ebû Muâz’ın Mâtürîdî tarafından Te’vîlâtü’l-Kur’ân’da yer verilen açıklamalarına ayrıntılı olarak bakıldığında bazı sözcüklerin manaları, morfolojik yapıları; cümle içerisinde kazandıkları sözdizimsel özellikleri gibi hususların ön planda olduğu görülür. Ayrıca bu açıklamalar, şiir, Arapların genel kullanımları ve bir diğer âyet ile delillendirilmiştir. Ebû Muâz, sahih ve şaz kıraatlere değinmiş, kıraat farkından kaynaklanan anlam farklılıklarını izah etmiştir. Mâtürîdî’nin Ebû Muâz’dan naklettiği görüşler içinde Mukâtil b. Süleymân’a yöneltilen itirazlar da dikkat çeker. Ebû Muâz, ilgili açıklamalarında Mukâtil’e kabir azabının delillendirilmesi noktasında Cehmiyye’nin iddialarına karşı dakik olmama ve bağlama riayet etmeme gibi eleştiriler yöneltmiştir. Burada dikkat çeken noktalardan birisi ise Ebû Muâz’ın eleştirdiği bazı hususların Mukâtil’in bugün elimizdeki tefsirinde yer almıyor oluşudur. Bu ise bir taraftan Mukâtil’in tefsirinin farklı versiyonlarını gündeme getirmekte bir taraftan da Te’vîlâtü’l-Kur’ân’ın rivayet içeriğinin değerini artırmaktadır. Yine Mâtürîdî’nin atıflarında Ebû Muâz’ın Mücâhid, Mukâtil ve Kisâî gibi ilk dönem müfessirlerinin görüşlerini de naklettiği görülmektedir.
 Son tahlilde Mâtürîdî’nin Ebû Muâz’a çok sayıda atıf yapması onun Mâverâünnehir coğrafyasında eserleri okunup görüşlerine itibar edilen bir dil, tefsir ve kıraat âlimi olarak kabul edildiğine dayanak kabul edilebilir. Ebû Muâz’ın Mâtürîdî tarafından yer verilen görüşlerine Mâtürîdî öncesi ve sonrası kaynaklarda rastlanmaması ise Mâtürîdî’nin Ebû Muâz’ın eserlerini bizzat görme ihtimalini kuvvetlendirdiği gibi Te’vîlâtü’l-Kur’ân’ın bu özgün rivayet yönünün sonraki dönem tefsir literatürünce ihmal edildiğinin göstergelerinden sayılabilir.

Full Text
Paper version not known

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call

Disclaimer: All third-party content on this website/platform is and will remain the property of their respective owners and is provided on "as is" basis without any warranties, express or implied. Use of third-party content does not indicate any affiliation, sponsorship with or endorsement by them. Any references to third-party content is to identify the corresponding services and shall be considered fair use under The CopyrightLaw.