Abstract

Bu çalışma, yapay zekâ alanı teknik bir disiplinken söz konusu disiplinin felsefede nasıl gündeme geldiğini açıklamayı amaçlamaktadır. Çalışmanın temel iddiası, Alan Turing’in taklitçilik oyunu ile beraber yapay zekâ konusunun dil becerisi üzerinden insanın zihinsel kapasitelerini taklit etmeyi amaçlayan bir disipline dönüşmüş olduğudur. Yapay zekâ, akıllı çıktılar veren makineler veya sistemler üretmekle ilgilenen bir bilgisayar bilimi dalıdır. Bu dal; mantık, matematik, mühendislik alanlarıyla etkileşimli olarak doğmuştur. Başlangıcından sonra kat ettiği aşamalar ile farklı disiplinlerle ilişkilenmiştir. Söz konusu disiplinlerden birisi de felsefedir. Bu çalışma, yapay zekâ konusuna çağdaş zihin felsefesi cihetinden bir giriş yapmayı hedeflemektedir. Çalışmada yapay zekâ konusunun felsefe alanında gündeme gelmesi, “Makineler düşünebilir mi?” sorusunu tartışan Alan Turing’in taklitçilik oyunu üzerinden sunulmuştur. Bu bağlamda yapay zekâ tartışmalarının felsefi anlamda başlangıcı, dil becerisi üzerinden makineler ve insanların kıyaslanmasına dayandırabilir. Söz konusu teste birtakım eleştiriler sunulmuştur. Bunlardan biri John. R. Searle’ün Çince odası argümanıdır. Çalışmada bahsi geçen argümanlar sunularak yapay zekâ konusunun felsefi açıdan değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

Full Text
Paper version not known

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call

Disclaimer: All third-party content on this website/platform is and will remain the property of their respective owners and is provided on "as is" basis without any warranties, express or implied. Use of third-party content does not indicate any affiliation, sponsorship with or endorsement by them. Any references to third-party content is to identify the corresponding services and shall be considered fair use under The CopyrightLaw.