Abstract

Yaşanan veya yaşanabilecek olayların bir ahenk içerisinde zaman, mekân ve kişilere bağlı olarak anlatan eser şeklinde tanımlanan roman, birey ve toplumu çeşitli açılardan yansıtan edebî bir aynadır. Gerek bireyin iç ve dış dünyasına gerekse de bireyin toplumla olan ilişkisine ışık tutan roman, değindiği konuları edebî bir hassasiyetle kurgulamaktadır. Tarihsel verileri çarpıtmama, toplumsal değerleri aşındırmama ve gerçeklerden kopmama şeklinde tezahür söz konusu hassasiyet; romana edebî bir değer kazandırmakta ve okur ilgisine mazhar kılmaktadır. Ancak işaret edilen edebî hassasiyeti, katı bir ideolojik düşünceyle yazılmış romanlarda görmek mümkün değildir. Zira bu tür romanlar, edebî, tarihî, toplumsal ve dini hassasiyetleri göz önünde bulundurmaktan ziyade sahip olduğu dar bakış açısıyla hareket etmekte ve bu minvalde romanın temel unsurları durumunda olan olay, zaman, mekân ve karakterleri kurgulamaktadır. Aslında roman sanatı, değişimden yana olan, okuyucuya farklı ufuklar sunan ve yeniliklere kucak açan özgür bir edebî türdür. Roman için işaret edilen bu hususlar, değişime oldukça kapalı olan ve gerek teknik gerekse de tematik olarak farklı edebî üslûplara yer vermeyen ideolojik romanlarda görülmemektedir. Sözü edilen düşünceyle yazılmış romanlardan bazıları da bu çalışmamıza konu olan Abdurrahman Munîf’in Ummu’n-nuzûr ve Orhan Kemal’in Hanımın Çiftliği adlı romanlarıdır. Abdurrahman Munîf’in Ummu’n-nuzûr ve Orhan Kemal’in Hanımın Çiftliği adlı romanları, sözü edilen ideolojik düşünceyle yazılmış roman türüne örnek olabilirler. Zira her iki roman da edebî hassasiyetten ziyade katı bir ideolojik düşünceyle yazılan romanlar olup, din adamı rolünü verdikleri kahramanı adeta şeytanî bir karakterde kurgulamışlardır. Söz konusu romanlarda din adamının aşırı olumsuz bir profilde kurgulanmasının temelinde yazarlarının katı bir sosyalist düşünce yapısına sahip olmasının yattığı düşünülmektedir. Din adamını şiddet eğilimli, küfürbaz, korkak, sahtekar, oportünist, içkici, uçkuruna düşkün ve toplumu aldatan şeklindeki ağır ahlâkî zaaflarla kurgulayan bu romanlar, çalışmamızda eleştirel bir dil ile değerlendirilmiştir. Bu noktada her bir romanda öne çıkan temalar seçilerek öncelikle bu temaların ilgili romanlar tarafından nasıl kurgulandığına değinilmiş ardından da tematik eleştiri kapsamında bu manadaki bir kurgunun gerek toplumsal gerekse dini noktada ne tür kusurlara sahip olduğuna açıkça işaret edilmiştir. Tematik analizin yanında teknik analizin de yapıldığı bu makale çalışmasında bu manada söz konusu zaafların nasıl kurgulandığına ve bu tür bir kurgunun bu romanları nasıl edebî bir çizgiden uzaklaştırdığına ve bu anlamda güçsüz birer yapıt haline getirildiğine de değinilmiştir. İdeolojik nedenlerle din adamını kötüleyen romanlara Arap ve Türk edebiyatından birer örnekle işaret eden bu çalışmanın, roman - ideoloji ilişkisine de ışık tutacağı düşünülmektedir.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call