Abstract

İslam toplumuna dâhil olan farklı dinî ve felsefî akımların Hz. Peygamberin nübüvvetine yaptıkları itirazları bertaraf edebilmek için Müslüman âlimlerce geliştirilen savunmacı refleks, tarihi süreçte delâilü’n-nübüvve isimli geleneğin oluşmasına zemin hazırlamıştır. İlkin Muʽtezilî âlimlerin çabalarıyla vücud bulmaya başlayan bu gelenek, daha sonra selefi düşünürler ile hadis âlimlerinin çalışmalarıyla daha da genişleyerek varlığını devam ettirmiştir. Bu gelişmeler nübüvvetin ispatında farklı metodların zuhur etmesini de doğal hale getirmiştir. Nitekim Mu’tezile’nin geliştirdiği akıl ve nakil merkezli tavrın yanı sıra sadece nakli merkeze alan bir rivayetçi yaklaşımın da ortaya çıktığı görülmektedir. Bu bağlamda Mu’tezilî kimliğiyle bilinen Kadı Abdülcabar’ın “Tesbitü Delâilü’n-Nübüvve” isimli eseri ile muhaddis kimliğiyle ön plana çıkmış Beyhâkî’nin “Delâilü’n-Nübüvve” isimli eseri, hicri beşinci asırda Muhammed'in nübüvvetini ispat etmek üzere iki farklı metod kullanılarak telif edilen eserlerdendir. Biz bu çalışmamızda hicri V. asırda metodik farklılıkları bulunan iki delail müellifi ile eserini tanıtmayı ve mukayese etmeyi planlamaktayız. Ayrıca müelliflerin hayatları hakkında bilgiler vermek suretiyle de bu iki müellifin yaşadığı süreç ve fikri ortam üzerinden metod farklılıklarının daha anlaşılır hale geleceğini de düşünmekteyiz.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call