Abstract

Biyografi, insan hayatını yazma esasına dayanan bir tür olmakla birlikte biyografik anlatıların işlevi sadece bireyin yaşamını kaydederek bir hayat örüntüsünü gelecek nesillere ulaştırmayla sınırlı değildir. Yapılan çalışmalar, biyografinin en eski çağlardan beri insanın kimlik edinmesinde ve varlığı anlamlandırmasında bir vasıta olarak kullanıldığını gösterir. Bireylerin kimlik ve anlam ihtiyacını şekillendiren felsefi zemin değiştikçe biyografinin de biçim ve içerik açısından farklılaştığı görülür. Bu nedenle yaşamöyküsü yazımı, her dönemin koşul ve ihtiyaçlarına göre kendini yenileyen dinamik bir yapıya sahiptir. Felsefe, psikoloji ve sinirbilimin verileri, benliğin biyografik öykülerle anlatılaştırılarak inşa edildiğini gösterir. Felsefe tarihi boyunca bilgi felsefesinde yaşanan gelişmeler hem biyografi yazıcılığının metodunu hem de yazılan eserlerin kurgulanma biçimini etkiler. Bu çalışmada, insanlığın düşünsel gelişim sürecinde ontoloji ve epistemolojide meydana gelen kırılmaların biyografi yazıcılığını nasıl etkilediği ele alınmış ve biyografi türünün tarihsel süreçteki yolculuğu felsefi eğilimlerle ilişkilendirilmeye çalışılmıştır. Ontoloji ve epistemolojideki gelişmelerin biyografi yazıcılığını etkilemesi, bir yaşamı yazma güdüsünün düşünsel bir zemine dayandığını ve felsefedeki gelişmelerle etkileşim hâlinde olduğunu gösterir.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call