Abstract

Her inancın dini sembolleri vardır. Bu sembollerden biri de kıbledir. Yön, cihet ve yönelmek gibi anlamları olan kıble, ibadet esnasında belli bir yöne ve mekâna yönelmeyi ifade etmektedir. Özellikle İslâm dininde kıble, çok daha kapsamlı bir anlam ifade eden ve inanan kimsenin aidiyetini belirleyen bir semboldür. Kıble, hem birçok ibadetin tamamlayıcısı hem de bizatihi ibadet biçimidir. Bir kişinin Müslüman olmasının işaretlerinden biri kabul edilmektedir. İslâmî kaynaklarda kıble olarak iki kutsal mekân ve yöne vurgu yapılmaktadır. Bunlar Mekke’deki Kâbe ve Kudüs’teki Beyt-i Makdis’dir. Her iki kıblenin de İslâm tarihinde önemli bir yeri vardır. Hz. Peygamber’in nübüvvetin ilk zamanlarında bir kıblesinin olup olmadığı tartışmalıdır. Ancak, Hz. İbrahim’den beridir süregelen geleneksel anlayışla Kâbe’ye hep saygılı davranmıştır. Bu dönemde ibadetlerini ya Kâbe’de ya da Kâbe’ye dönerek yaptığına dair bilgiler bulunmaktadır. Ancak mi’râcda namazın farz kılınmasından itibaren şekli tartışmalı da olsa kıble olarak Beyt-i Makdis’e yönelmeye başladığı bilinmektedir. Bu durum hicretten sonra belli bir süre daha devam etmiştir. Daha sonra âyetle kıble Kâbe’ye kesin olarak tahvîl olmuştur. Beyt-i Makdis’in kıble olmasının kaynağı, şekli, süresi ve tarihiyle ilgili farklı bilgiler ifade eden çok sayıda rivâyet bulunmaktadır. Bu makale, hadîs ve siyer kaynaklarındaki bu rivâyetleri bir bütün olarak ele alarak Beyt-i Makdis’in kıble olma sürecini ve süresini incelemeyi amaçlamaktadır.

Full Text
Published version (Free)

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call