Year Year arrow
arrow-active-down-0
Publisher Publisher arrow
arrow-active-down-1
Journal Journal arrow
arrow-active-down-2
Institution
1
Institution arrow
arrow-active-down-3
Institution Country Institution Country arrow
arrow-active-down-4
Publication Type Publication Type arrow
arrow-active-down-5
Field Of Study Field Of Study arrow
arrow-active-down-6
Topics Topics arrow
arrow-active-down-7
Open Access Open Access arrow
arrow-active-down-8
Language Language arrow
arrow-active-down-9
Filter Icon Filter 1
Year Year arrow
arrow-active-down-0
Publisher Publisher arrow
arrow-active-down-1
Journal Journal arrow
arrow-active-down-2
Institution
1
Institution arrow
arrow-active-down-3
Institution Country Institution Country arrow
arrow-active-down-4
Publication Type Publication Type arrow
arrow-active-down-5
Field Of Study Field Of Study arrow
arrow-active-down-6
Topics Topics arrow
arrow-active-down-7
Open Access Open Access arrow
arrow-active-down-8
Language Language arrow
arrow-active-down-9
Filter Icon Filter 1
Export
Sort by: Relevance
Dahili Yoğun Bakımlarda Çalışan Hemşirelerin Bireyselleştirilmiş Bakım ve Bakım Kalitesi Algılama Düzeyleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi

Bu araştırmada, dahili yoğun bakım ünitelerinde çalışan hemşirelerin bireyselleştirilmiş bakım ve bakım kalitesi algılama düzeyleri ve aralarındaki ilişkinin belirlemesi amaçlanmıştır. Çalışmanın verileri: Veri Toplama Formu, Bakım Davranış Ölçeği-24 (BDÖ-24) ve Bireyselleştirilmiş Bakım Skalası-Hemşire (BBS-Hemşire) versiyonu ile toplanmıştır. Hemşirelerin (n=154) BDÖ-24 toplam puan ortalaması 5,16±0,62 ve BBS-Hemşire toplam puan ortalaması 4,26±0,56 olarak belirlenmiştir. BBSA-Hemşire puan ortalaması 4,25±0,58 ve BBSB-Hemşire puan ortalaması 4,26±0,65 olarak tespit edildi. Hemşirelerin BDÖ-24 puan ortalamaları ile BBS-Hemşire puan ortalamaları arasında orta düzeyli pozitif yönlü anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır. Hemşirelerin BDÖ-24 alt boyutu bilgi beceri ile BBSA-Hemşire alt boyutlarından kişisel yaşam durumu ve BBSB-Hemşire alt boyutlarından kişisel yaşam durumu arasında anlamlı bir ilişki olmadığı; diğer ölçek alt boyutları arasında düzeyleri değişmekle birlikte pozitif yönlü anlamlı ilişki olduğu belirlenmiştir. Yoğun bakım ünitesinde çalışan hemşirelerin bireyselleştirilmiş bakım algısı ve bakım kalitesi algılama düzeylerinin yüksek olduğu; hemşirelerin bireyselleştirilmiş bakım algısı arttıkça, bakım kalitesi algılama düzeylerinin de pozitif yönde arttığı saptanmıştır.

Read full abstract
Open Access Icon Open Access
A case of invasive pulmonary aspergillosis in a patient diagnosed with Crimean-Congo Hemorrhagic Fever

Kırım-Kongo kanamalı ateşi (KKKA), ülkemizde Kelkit vadisi ve çevresinde endemiktir. Ateş yüksekliği, baş ağrısı, karın ağrısı, bulantı-kusma, miyalji ve kanamalarla seyreden bir zoonotik hastalıktır. İnvaziv pulmoner aspergilloz (IPA), sıklıkla uzamış nötropeni, transplantasyon, hematolojik-solid malignite, immunosupresif tedaviler gibi risk faktörleri varlığında görülür ve yüksek mortaliteyle seyretmektedir. Bu bildiride sunulan olgu KKKA kesin tanısı alan ve derin sitopenilerle şiddetli hastalık seyri göstermesi üzerine deksametazon tedavisi almıştır. Kısa süreli kortikosteroid tedavisi sonrası erken dönemde IPA gelişmiş ve hasta kaybedilmiştir. Olgumuz KKKA seyrinde IPA gelişmesi açısından dikkat çekicidir ve bildiğimiz kadarıyla literatürde bu birlikteliğe ait ilk vaka bildirimidir. Aspergillus enfeksiyonları klasik immunosupresif risk faktörleri dışında da görülebilmektedir. Olguların erken tanı alması ve antifungal tedaviye erken başlanması açısından mikrobiyolojik, serolojik ve görüntüleme yöntemlerinin etkin kullanılması önemlidir. Kritik hastalığı olup yoğun bakım ünitesinde takip edilen olgularda Aspergillus enfeksiyonları her zaman akılda tutulmalıdır.

Read full abstract
Open Access Icon Open Access
Repeatability and agreement of a Scheimpflug–Placido tomography and a Partial Coherence Interferometer in keratoconus and normal eyes

Abstract PURPOSE To assess the repeatability and agreement of anterior segment measurements obtained using a partial coherence interferometry − based optical biometry device (AL − Scan) and a combined Scheimpflug − Placido disc system corneal topography device (Sirius) in keratoconic and normal eyes. METHODS Central corneal thickness (CCT), anterior chamber depth (ACD), white-to-white distance (WTW), and keratometry values were measured in keratoconic and normal eyes using AL − Scan and Sirius. The agreement, repeatability, and reliability of the measurements were assessed. RESULTS The study included a total of 82 keratoconus patients (82 eyes) and 100 healthy subjects (100 eyes). The mean CCT and the mean ACD values of Sirius were significantly higher than those of AL − Scan in both groups (p < 0.001). WTW was not significantly different between the devices (p > 0.05). In keratometric comparisons between devices, there was mostly no significant difference in normal eyes, whereas almost all of them were significantly different in keratoconic eyes. Reliability was excellent in all parameters for both devices (intra-class-correlation [ICC] > 0.9). Repeatability was excellent in all parameters for all devices (coefficient-of-variation [CoV] < 1%) except for the CCT in keratoconic eyes (CoV) < 3%). CONCLUSIONS Both the AL − Scan and the Sirius are devices providing highly repeatable and reliable measurements, not only in healthy eyes but also in keratoconus. However, the agreement between these devices in eyes with keratoconus is very poor for parameters other than WTW.

Read full abstract
Open Access Icon Open Access
Antepfıstığı Yetiştirilen Toprakların Bazı Verimlilik Özelliklerinin Belirlenmesi

Bu çalışma, Gaziantep ili ve ilçelerinde sulanan antepfıstığı bahçelerini temsilen seçilen 215 adet bahçenin beslenme durumlarını belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Bu amaçla, 0-30 cm derinlikten alınan toprak örneklerinde tekstür, bünye, CaCO3, pH, EC, organik madde, alınabilir p ve alınabilir K analizleri yapılmıştır. Araştırma bulgularına göre, toprakların tekstürü %51.96’sı killi (C), %18.1’i killi tın (CL), %0.5’i tınlı, %0.5’i kumlu kil (SC), %25.1’i kumlu killi tın (SCL) ve %4.2’si de kumlu tın (SL) sınıfında yer almak üzere toplan 6 bünye sınıfında yer almıştır. Toprak pH’sı Nötr ve haif alkali arasında değişmiş olup tamamı tuzsuz topraklardır. Organik madde bakımından toprakların %98’i yetersiz olarak belirlenmiştir. Kireç içeriği kireçli, orta, fazla ve çok fazla sınıfında yer almıştır. Yararlı P düzeyi toprakların %80.9’unda yetersiz olduğu belirlenmiştir. Alınabilir K içeriği ise %91.2’sinde ise yeterli olduğu belirlenmiştir.
 Sonuç olarak elde edilen bulgular, sulama yapılan antepfıstığı bahçelerinde P ve K yönünden beslenme sorunları olduğunu göstermektedir. Bu nedenle tabandan ve/veya yapraktan fosfor ve potasyumlu gübre uygulamaları yapılmalıdır. Bölgede bazaltik toprakların varlığı nedeniyle düşük kireç içeriği olan bahçelerde Ca gübrelemesi önerilmektedir. Kireç içeriği yüksek olan bahçelerde özellikle mikroelement gübreleri topraktan ve yapraktan uygulanmalıdır. Bu gübrelemeler özellikle verim senesinde mutlaka yapılmalıdır.

Read full abstract
Open Access Icon Open Access
Gaziantep, Kahramanmaraş ve Adıyaman İllerinde Bademde Zararlı Eurytoma amygdali Enderlin (Hymenoptera: Eurytomidae)’nin Popülasyon Gelişimi

Bu çalışmada 2016-2017 yılları arasında Gaziantep, Kahramanmaraş ve Adıyaman illeri badem bahçelerinde ana zararlı durumunda bulunan badem iç kurdu Eurytoma amygdali End. (Hymenoptera: Eurytomidae)’nin popülasyon gelişiminin belirlenmesiergin çıkış seyrinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Popülasyon takibi çalışmaları, Gaziantep (Oğuzeli, Şahinbey, Şehitkamil) Kahramanmaraş (Pazarcık) ve Adıyaman (Besni) illerinde iki yıl boyunca yürütülmüştür. Her ilçede seçilen bahçelere popülasyon takibi amacıyla şifon kafesler yerleştirilmiş olup, içerisine geçen yıldan kalan ve zararlı ile bulaşık olduğu tahmin edilen en az 200’er meyve bırakılmıştır. Şifon kafeslerin kontrolü mart ayının ortasından itibaren çalışma süresince haftalık olarak yapılmıştır. İlk erginlerin görülmesiyle birlikte, zararlının çıkış yapan erginleri ağız aspiratörü yardımıyla kafeslerden uzaklaştırılmış ve kayıt altına alınmıştır. Gaziantep’te zararlının ilk çıkışlarının nisan ayının ilk 3 haftası içerinde başladığı; Kahramanmaraş ili Pazarcık ilçesinde mart ayı sonu ile nisan ayının son haftası arasında gerçekleştiği ve Adıyaman ili Besni ilçesinde ise mart ayı sonu ile nisan ayının ilk haftasında zararlının erginlerinin doğada görülmeye başladığı belirlenmiştir. Ayrıca E.amygali’nin bölgede tek döl verdiği, popülasyonun ise en yüksek seviyesine ilk ergin çıkışından itibaren yaklaşık bir hafta içinde ulaştığı da bu çalışma ile tespit edilmiştir.

Read full abstract
Open Access Icon Open Access
Yaprak Alanı Özelliklerine Farklı Dönemlerde Yapılan Yaprak Alma ve Salkım Seyreltme Uygulamalarının Etkileri

Bağda verim ve yaprak alanı arasında bir denge oluşturulmalıdır. Taç yönetimi uygulamaları içinde bulunan yaprak alma ve salkım seyreltme; bağda ürün yükü ve verim arasındaki dinamik ilişkiyi düzenlemede etkili bir araçtır. Bu uygulamalar ve yapılma zamanlarının yaprak alanı özelliklerine etkileri Tekirdağ ilinde bulunan 110R anacına aşılı Michele Palieri omcalarından oluşan bağda denenmiştir. Araştırma; ardışık iki vejetasyon periyodunda gerçekleştirilmiştir. Üç uygulama zamanı; Tane Tutumu, İri Koruk, Ben Düşme ile 4 farklı uygulama; Kontrol, salkım seyreltme, yaprak alma ve salkım seyreltme-yaprak alma yapılmıştır. Yaprak alanı özelliklerini ortaya koymak amacıyla: ortalama ana yaprak ve koltuk yaprak alanı, omca başına ana yaprak ve koltuk yaprak alanı, omca başına toplam yaprak alanı, bir kg üzüme düşen gerçek yaprak alanı, doğrudan güneş gören yaprak alanı, bir kg üzüme düşen güneş gören yaprak alanı belirlenmiştir. Salkım seyreltme uygulaması ortalama ana ve koltuk yaprak alanı, omca başına ana ve koltuk yaprak alanını artırmıştır. Ayrıca salkım seyreltme-yaprak alma uygulaması; bir kilogram üzüme düşen gerçek yaprak alanı, doğrudan güneş gören yaprak alanı, bir kilogram üzüme düşen güneş gören yaprak alanını artırmıştır. Sonuç olarak; Tekirdağ’da Michele Palieri üzüm çeşidinde kaliteli ürün ve dolayısıyla yüksek gelir elde edilebilmesi için İri Koruk veya Tane Tutumu dönemlerinde salkım seyreltme veya salkım seyreltme-yaprak alma uygulamaları önerilebilir bulunmuştur.

Read full abstract
Open Access Icon Open Access
Evaluation of Neuromuscular Morphometry of the Vaginal Wall Using Protein Gene Product 9.5 (Pgp 9.5) and Smooth Muscle α-Actin (Sma) in Patients with Posterior Vaginal Wall Prolapse

Abstract Objective: This study aims to compare the neuromuscular structure of the vagina in women with posterior vaginal wall prolapse with women without prolapse, to determine any differences, and to show the role of neuromuscular structure in the physiopathology of prolapse. Materials and Methods: In this prospective study, women aged between 40 and 75 years without any vaginal surgery history and without any abdominal prolapse surgery history were included. The study group included 31 women diagnosed with rectocele on examination, and the control group included 31women who underwent vaginal intervention and hysterectomy for conditions other than rectocele (colposcopy, conization, etc.) without anterior or posterior wall prolapse. Biopsy material was obtained from the epithelium of the posterior wall of the vagina, including the fascia that fits the Ap point. Immunohistochemical staining with Protein Gene Product 9.5 and smooth muscle α-actin was performed in the pathology laboratory. The epithelial thickness measurement and smooth muscle density parameters obtained with these immunohistochemical staining were compared between the two groups. The collected data were analyzed using SPSS 23 package program. P values less than 0.05 were considered statistically significant. Findings: In the control group, muscle thickness and the number of nerves per mm2 of fascia were statistically significantly higher than in the study group (P<0.05). Conclusion: We found that smooth muscle tissue and the number of nerves per mm2 of fascia were lower in posterior vaginal wall prolapse compared to the general population. Based on the correlation coefficients, age was the parameter that most affected the degree of prolapse, followed by the parity, the number of live births, and the number of vaginal deliveries.

Read full abstract
Open Access Icon Open Access
Gastrointestinal Kanserlerden Gelişen Beyin Metastazı Olan Hastalarda Stereotaktik Radyocerrahiye Yanıtın ve Sağkalım Sonuçlarının Değerlendirilmesi

Aim: Gastrointestinal cancers rarely metastasize to the brain and constitute 4-8% of all brain metastases (BM). Survival is generally poor for BM from gastrointestinal cancers and stereotactic radiosurgery (SRS) is frequently used in its management. Since the data are still insufficient due to their rare presentation, we aim to analyze the clinical results of patients who underwent SRS for BM due to gastrointestinal cancers.
 Material and Method: We retrospectively reviewed patients with BM from gastrointestinal cancers who received robotic SRS with CyberKnife at our institute from October 2013 to December 2022. Clinical characteristics and treatment outcomes were recorded. Study endpoints were local control rates, distant brain control rates, and overall survival (OS).
 Results: A total of 61 BM were detected in 42 patients. The median clinical follow-up time was 7 (0.5-36) months. Nine lesions progressed in the irradiated area, 14 new lesions were observed outside the irradiated area. The local control rate was 85.1% and the distant brain control rate was 77%. The median OS was 8 months; 12-month and 24-month OS were 31.6% and 10.5%, respectively. Patients with high performance status had better OS (p=0.016). The prognostic scoring scales RPA and GI-GPA were both associated with OS (p=0.049, p=0.002). Multivariate analysis found a significant association between GI-GPA classes and OS (p=0.011). 
 Conclusion: We obtained comparable results in terms of local control, distant brain control and OS in this challenging patient population. The use of GI-GPA prognostic scoring scales in routine practice will guide the selection of the most appropriate patient for SRS.

Read full abstract
Open Access Icon Open Access