Bu araştırma, Ege Denizi’ndeki düzensiz göçe ilişkin sınır yönetimi uygulamalarının kapsamlı bir ampirik analizini sunmaktadır. Çalışma, deniz sınırının ayırt edici materyalliğine atıfta bulunan “ıslak ontoloji” kavramını kullanarak, Ege Denizi’nin siyasal alanını oluşturan söylemler ağını, fiili pratikleri ve teknolojileri analiz etmektedir. Ege Denizi’nin kendine has siyasi coğrafyası, mekânsal ve hukuki konfigürasyonu bağlamında revize edilen “ıslak ontoloji” kavramı, sınır aktörlerinin durdurma tekniklerini hangi yöntem ve aygıtlar aracılığı ile kurtarma faaliyetine içkin hale getirerek meşrulaştırdıklarını incelemektedir. Amaç: Bu makale, Ege Denizi’ndeki düzensiz göçe ilişkin sınır pratiklerinin ampirik bir analizini sunmaktadır. Çalışma, deniz sınırının ayırt edici materyalliğine ve siyasi coğrafyasına atıfta bulunan “ıslak ontoloji” kavramını kullanarak, Ege Denizi’nin siyasal alanını oluşturan söylemler ağını, fiili günlük sınır pratiklerini ve kullanılan teknolojileri analiz etmektedir. Yöntem: Çalışmanın ampirik verileri etnografik bir araştırma tasarımına dayanır. 2015-2018 yıllarında Yunanistan (Midilli adası) ve Türkiye’de (Küçükkuyu, Dikili, Çeşme, Bodrum), sahil güvenlik ekipleri, AB sınır güvenliği (Frontex) personeli ve arama kurtarma sivil toplum örgütleri ile derinlemesine görüşmeler ve katılımcı gözlemci analizi yapılmıştır. Araştırmacı, etnografik araştırma tasarımına içkin olarak, bahsedilen yıllar arasında Midilli adasında bulunan sivil toplum örgütleri bünyesinde arama ve kurtarma faaliyeti yürütmüştür. Bulgular: Çalışmanın bulguları nezdinde, Ege Denizi’nin coğrafi bağlamı içerisinde anlam kazanan ıslak ontolojisi, sınır aktörlerinin politikalarını ve anlatılarını şekillendirerek çoklu askeri durdurma tekniklerinin kurtarma görevine içkin olarak meşrulaştırılması için belirli bir yönetim aygıtının üretilmesine zemin hazırlar. Ilımlı ve orantısal bir şiddet olarak kurgulanan durdurma ve geri itme uygulamaları, kurtarma görevi ile bütünleştirilir ve bu sayede meşrulaştırılır. Özgünlük: Çalışma, sınır aktörlerini, söylemlerini ve uygulamalarını Türkiye ve Yunanistan örnekleri üzerinden karşılaştırmalı olarak incelemektedir. Makalede, ilk olarak Ege Denizi’nin coğrafi yapısı, uzamsal ve hukuki konfigürasyonu ile detaylandırılmaktadır. Ardından, bu konfigürasyon içerisinde iki egemen devletin gündelik sınır pratikleri ve söylemleri incelenmektedir. Çalışma, Ege Denizi’ndeki sınır yönetimi üzerine yapılmış ilk etnografik araştırma olması açısından literatüre önemli bir katkı sağlamaktadır.
Read full abstract