Klasik Türk edebiyatında 15. yüzyılın ilk yarısında dinî-tasavvufî eserler arasında hacmiyle ve zengin muhtevasıyla dikkat çeken Yazıcıoğlu Mehmed’in Muhammediye’sinin önemli bir yeri vardır. 1449’da yazılan eser zaman içerisinde çok okunan ve rağbet gören bir başucu kitabı hâline gelmiştir. Ancak gerek dili gerekse sahip olduğu ince manalar, anlaşılmasında güçlükler hissedilmesine sebep olmuştur. Bu güçlükler neticesinde eserin kolay anlaşılması için nazire ve şerh türünde bazı eserler yazılmıştır. Muhammediye’ye yazılan şerhlerden biri de İsmail Hakkı Bursevî’nin 1695 yılında yazımını tamamladığı Ferahu’r-Rûh adlı eseridir. Bu eser hacimli oluşuyla, muhtevasının genişliğiyle ve Türkçe bir esere yazılmış olması dolayısıyla şerh türündeki eserlerin geneli arasında öne çıkmıştır. Ayrıca müellifinin çok yönlülüğü, dinî ilimlerdeki yetkinliği ve çok sayıda eser kaleme almış üretken bir kimliğe sahip oluşu gibi hususlar da eseri değerli kılmaktadır. Bursevî, Muhammediye’yi şerh ederken sahip olduğu geniş bilgi birikimi sayesinde dil, edebiyat, tarih, coğrafya, din ve özellikle de tasavvuf gibi pek çok farklı alana dair zengin bir içerik ortaya koymuştur. Ele aldığı kelime, kavram, hadise, gelenek, inanış vb. hakkında açıklamalar sunarken titiz hareket etmiş; çeşitli kaynaklardan aktarmalarla, tasavvufi izahlarla ve bazen de kendi görüş ve düşüncelerini katarak anlatımını zenginleştirmiştir. Hatta değindiği pek çok konuya dair öğretici maksatla ve sade bir dille manzumeler söyleyerek tabir yerinde ise şairliğini konuşturmuş ve eserine farklı bir çeşni katmıştır. Ferahu’r-Rûh’un bu geniş muhtevası içerisinde dil ve edebiyat malzemesi olarak ele alınıp incelenmeye değer pek çok unsur bulunmaktadır. Bu çalışma, bu unsurlardan inanışlar üzerine odaklanmış ve eserde yer alan bazı inanışların tespit edilip açıklanmasını amaçlamıştır. Çalışmanın giriş bölümünde ilk önce Muhammediye’nin anlaşılmasında yaşanan güçlük neticesinde kaleme alınan nazire ve şerhlerden söz edilmiştir. Sonra Muhammediye şârihi Bursevî’nin eserlerine ve edebî kişiliğine kısaca değinilmiş; Ferahu’r-Rûh’un yazılma sebepleri, tertibi, yazma ve basma nüshaları, şerh yönteminin dikkat çeken noktaları, bir şerh kitabı olarak önemi gibi hususlar üzerinde durulmuştur. Giriş bölümünün sonunda Ferahu’r-Rûh’la ilgili yayınlardan söz edilmiş, bu çalışmanın amacı ve yöntemi belirtilmiştir. Çalışmanın esasını oluşturan bölümde ise Muhammediye şerhinde kelime ve kelime gruplarının açıklanması esnasında şârihin temas ettiği bazı inanışların tespiti ve açıklamaları yapılmıştır. Bunun için ilk önce Muhammediye’den ilgili beyit alıntılanarak, o beytin bağlamı ortaya konmuştur. Daha sonra belirlenen inanışların Ferahu’r-Rûh’ta nasıl ele alındığı, ne manaya geldiği açıklanarak bazı ilavelerle konu hakkındaki bilgiler desteklenmiştir. Bir kısım inanışların halk inanışı özelliği göstermesi ve klasik edebiyatta da kullanılıyor olması üzerinde de durulmuştur. Tespit edilen inanışlar içeriklerine göre gruplandırılarak yedi başlık altında ele alınmıştır. Bu başlıklar “dinî kişiliklerle, hayvanlarla, bitkilerle, kıymetli taşlarla, olağanüstü varlık, durum ve olaylarla, rüyayla ilgili inanışlar ve diğer inanışlar” şeklindedir. Toplamda otuz beş inanış ele alınmıştır. Çalışmanın sonuç bölümünde ise üzerinde durulan inanışların hangi bakımlardan birbirine benzeyerek yapısal bir bütünlük oluşturduğu, ne tür inanışların çoğunlukta olduğu, Bursevî’nin inanışlar noktasındaki açıklamalarında nasıl bir yol izlediği, Muhammediye ve onun şerhi olan Ferahu’r-Rûh arasında müellifin mensup olduğu tarikat muhiti bakımından nasıl bir ilgi olduğu ifade edilmiştir. Bu çalışmayla inanışlar konusundaki literatüre ilavelerde bulunmanın yanında Ferahu’r-Rûh’un zengin muhtevasına dikkat çekilmesi ve eserin tahliline dönük çalışmaların genişlemesine yönelik bir adım atılması da hedeflenmiştir.
Read full abstract