Abstract

Türk hukuk tarihinin ilk anayasası olan 1876 tarihli Kanun-i Esasi, anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkelerini benimsediği gibi, değişiklik yapılmasını olağan kanun yapım usulünden farklı şekilde düzenlediği için katı bir anayasa olarak nitelendirilmiştir. Ancak anayasaya aykırı bir kanunun kabulü halinde herhangi bir yargısal denetim öngörülmemiş; bu durum, söz konusu dönem açısından son derece olağan bulunmuştur. Bununla birlikte, Kanun-i Esasi’de iki kanatlı parlamentonun, üyeleri Padişah tarafından belirlenen kanadı olan Heyet-i Ayan’ın görevleri arasında kanunların anayasaya uygunluğunun siyasal denetimi de yer almıştır. Bu doğrultuda, Birinci ve İkinci Meşrutiyet dönemi boyunca Osmanlı parlamentosunda gerçekleşen görüşmelerde ileri sürülen anayasaya aykırılık iddiaları değerlendirilerek, gerek Devletin temel organları, gerek kişi hak ve özgürlükleri açısından hangi konuların dile getirildiği araştırılmıştır. Söz konusu iddiaların değerlendirilmesi, 1924 Anayasası döneminde ülkede Amerikan modeli bir anayasa yargısı kurulması ihtimali tartışılırken, bu tartışmalara altyapı hazırlanıp hazırlanmadığı açısından önemlidir. Dolayısıyla Türk hukuk sisteminde 1961 Anayasası’yla anayasa yargısı sistemi kabul edildiğinde, konunun Kanun-i Esasi döneminden itibaren süregelen bir tartışma zeminine sahip olduğu ileri sürülebilir.

Full Text
Paper version not known

Talk to us

Join us for a 30 min session where you can share your feedback and ask us any queries you have

Schedule a call

Disclaimer: All third-party content on this website/platform is and will remain the property of their respective owners and is provided on "as is" basis without any warranties, express or implied. Use of third-party content does not indicate any affiliation, sponsorship with or endorsement by them. Any references to third-party content is to identify the corresponding services and shall be considered fair use under The CopyrightLaw.